Bilim İnsanları Akciğer Kanseri Tedavisinde Kemoterapinin Yan Etkilerini Azaltan Bir İlaç Keşfetti
Daha da iyileşeceğimizi söyleseler de, hala kanserden korkuyoruz. Nitekim, akciğer kanseri gibi, bu hastalığa maruz kalanlar, en kötü şeyin tedavinin kendisi değil, yan etkileri olduğunu söylüyor.
Bu nedenle bilim dünyası, kemoterapinin yan etkilerini azaltmak için çözüm arıyor ancak bu çözüm gerekli etkinliğe de sahip olmalı. Özellikle de akciğer kanseri durumunda bu hiç kolay değil. Bununla birlikte, aşağıda bahsedeceğimiz gelişmeler gibi çok önemli ilerlemeler de kaydediliyor.
Ancak, her şeyden önce, size kemoterapinin sonuçlarını hatırlatmak istiyoruz. En çok bilinen yan etki saç dökülmesidir be bunun yanı sıra şunları da yaşayabilirsiniz:
- Genel keyifsizlik
- Mide bulantısı
- Kusma
- Akut ağrılar
- Diğer organlarda hasar
Bu tür ilaçlar o kadar güçlü ki sağlıklı olan organlara da zarar verebilirler. Bu süreçte vücudunuzda bir hücre savaşının devam ettiğini de hesaba katmalısınız.
Kötü hücreler hayatta kalabilmek için iyilerini öldürürler ve bunu yapmak için tüm güçlerini odaklarlar. Dolayısıyla saldırgan hücreleri öldürmek için sağlıklı dokuları risk altına sokmak zorunda kalırız.
Bilim insanları bu sakıncaları azaltacak alternatifler arıyorlar. Amaç açık ve net: kanser hastalarının ve hayatta kalanların yaşam kalitesini arttırmak.
İmmünoterapi: Akciğer kanseri hastalarında kemoterapinin yan etkilerini azaltmanın anahtarı
İyi ve kötü hücreler hakkında söylemiş olduklarımızın yanı sıra, bilim insanları kemoterapi yan etkilerini önlemenin en iyi yolunun kötü hücreleri öldürmeye çalışmak yerine iyi durumda olanları güçlendirmek olduğunu düşünüyor. Buna immünoterapi deniyor.
Bununla birlikte, bu alandaki başarılara rağmen, akciğer kanseri hastaları için istenen sonuçlar henüz elde edilememiştir. Bu sorun ortaya çıktığında araştırmacılar, akciğer tümörlerinin kanser tedavisinden sonra nasıl yeniden oluşmaya çalıştıklarını araştırdılar.
Diğer durumlarda bağışıklık sistemi buna tolerans gösterse de, araştırmacılar, akciğer tümörlerinin, ilacın hedefiyle temas etmesini engelleyen bariyerler geliştirdiğini keşfetti.
Ayrıca bakınız: Akciğerlerinizi Güçlendirecek 3 Çay
Böylece bir sonraki soru da ortaya açıktı. “Akciğer kanseri için uygulanan kemoterapinin yan etkilerini en aza indirgeyen ilacı bu engelleri yok etmek için nasıl alabiliriz?”
İspanya, Madrid’deki 12 Octubre Hastanesi onkologlarından oluşan bir ekip bunun nasıl yapılacağını açıklayabildi. Artık kanser tedavisi genel olarak bağışıklık sistemini hedeflemiyor ve daha spesifik bir protein olan PD1’i hedef alıyor.
Tıbbi onkoloji uzmanı Dr. Gil Bazo, bu protein başka bir proteine (PD-L1) rastladığında onunla kaynaşırsa, tümörün bunu bir düşman olarak tanımlayamadığını ve onu yalnız bıraktığını açıkladı. Ve umut uyandıran Pembrolizumab ilacı da böyle ortaya çıktı.
Ancak, bu ilaç her durumda kullanılamıyor. Çünkü etkinliği PD-L1’in varlığına bağlı. Diğer protein ile birleştirildiğinde, füzyonun gerçekleşmesi için, varlığının % 51’den fazla olması gerekiyor.
Bu ilaç akciğer kanserini kontrol edebilir
Diğer makalelerde, tümörü tamamen yok edemese de, yaşam beklentisini uzatabilen terapiler hakkında konuştuk. Bu insanların yaşamları elbette asemptomatik olmayacak, ama hasta olarak yaşamaya devam edecek.
Ayrıca, bu noktada, sifiliz, tüberküloz ve astım gibi durumların önceden ölümcül ve tedavi edilemeyen hastalıklar olarak görüldüğünü de hatırlamalıyız. Bu durum, bugünkü statülerinden çok farklı.
Bu ve benzer koşullar ortadan kalktı ya da hasta olan kişinin hayatının bir parçası olmaya devam ediyor, ama tamamen yaşamasını engellemiyor.
Bu nedenle, kemoterapinin yan etkilerini hafifletmeye ek olarak, en ölümcül tümörlerden birinin kontrolüne yönelik ilk adımlar atılıyor. Akciğer kanseri çok agresif bir kanserdir. Dahası, ortaya çıkışı genellikle çok özel yaşam tarzı alışkanlıklarıyla ilişkilendirilir; bunlar insanların zor vazgeçtiği alışkanlıklardır.
Bu durum, akciğer kanserini tedavi edilmesi en zor kanser türlerinden biri yapar ve bu nedenle ölümcül olanlardan biridir.
Pembrolizumab’ın Avrupa Komisyonu tarafından onayı bizi heyecan verici bir yolculuğa çıkaracak. Bu, nihayetinde kazanma şansımızın olduğu bir yarış. Gururunuzu kaybetmeden yaşamak hep bir zaferdir.
Okumanızı öneririz: Depresyon ve Kanser Arasında Bağlantı Var
Bunun farkında olan onkologlar bir sonraki adıma odaklanmaya devam ediyorlar. Onlar, tıp ve bilim konusunda son sözün asla söylenemeyeceğini herkesten daha iyi biliyorlar.
Aslında, bugün bu noktaya ulaştık, çünkü bilim insanları amaçlarından vazgeçmedi ve sabit olarak belirlenen değerleri kabul etmedi. Tabii ki, bunlar en iyi devrimci ruhu temsil ediyorlar. Başkalarının hayatlarını iyileştirmek için “imkansız”a isyan eden bir ruh türü…
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Günal, N., Gülbahar, G., Öztürk, E. B., & Dural, K. (2016). Akciğer kanserinde prognostik faktörler. Turkish Journal of Clinics and Laboratory. https://doi.org/10.18663/tjcl.38519
- Strand TE, Rostad H, Damhuis RA, Norstein J. Risk factors for 30-day mortality after resection of lung cancer and prediction of their magnitude. Thorax. 2007 Nov;62(11):991-7. Epub 2007 Jun 15.
- Jemal A, Tiwari RC, Murray T, Ghafoor A, Samuels A, Ward E, Feuer EJ, Thun MJ; American Cancer Society. Cancer statistics, 2004. CA Cancer J Clin. 2004 Jan-Feb;54(1):8-29.
- Köktürk N, Yeğin D, Ulukavak Çiftçi T, Bilgin Mullaoğlu S, Öztürk C. Akciğer Kanserlerinde Epidemiyolojik Özellikler Yıllar İçinde Değişim Gösteriyor mu? Türk toraks dergisi, Aralık 2004, Cilt 5, Sayı 3, Sayfa(lar) 137-142.