Anasayfa » Sağlık » Omega 3 ve 6 Eksikliğinin Bilmeniz Gereken 5 Belirtisi
Omega 3 ve 6 Eksikliğinin Bilmeniz Gereken 5 Belirtisi
17 Kasım, 2018
Omega 3 ve 6, vücudumuzun üretmediği ancak belirli işlevleri yerine getirmek için ihtiyaç duyduğu iki temel yağ asididir. Eksikliği vücudunuzda bazı etkilere sebep olur.
Omega 3 ve 6 esansiyel yağ asitleri, bütün sağlıklı diyetlerde yaşamsal önem taşır. Bunun nedeni, vücudumuzun onları üretememesi ve hücrelerin yapısının temel bileşenleri olmasıdır.
Muhtemelen bugüne kadar bu hep aklınızdaydı. Ancak, bu durum ne kadar ilgi çekici olsa da, çoğu insan bunu unutmaya eğilimlidir. Genellikle yağlarda, özellikle şunların içinde bulunurlar:
Avokado
Balık
Yer fıstığı
Yumurta
Zeytin
Bizi “şişmanlatacağını” düşündüğümüz için bunları yemekten korkuyoruz, fakat gerçekte vücudumuz bu sağlıklı yağları düzenli bir dozda almaya ihtiyaç duyuyor.
Bunun nedeni, metabolizma da dahil olmak üzere sağlığımız için hayati önem taşıyan birçok fonksiyona ve sürece hizmet ettikleri içindir.
Bugün, omega 3 ve omega 6 temel yağ asitleri tüketimini artırmanızı öneriyoruz. Farkı kesinlikle göreceksiniz ve bedeniniz buna minnettar olacak!
Omega 3 ve 6 yağ asitleri aslında nedir?
Günümüzde yapay olarak omega 3 ve omega 6 ile zenginleştirilmiş pek çok ürünün olduğunu biliyoruz. Bu eklemelerle yapılan smoothieler, sütler ve yağlar mevcuttur.
Evet, bu yardımcı olmaktadır, inkar edemeyiz. Fakat, vücudumuz bunu üretemediği için ideal seçenek somon, fıstık, keten tohumu ve brokoli gibi besinlerdir.
Linoleik asit (omega 6), en bilinen uzun zincirli yağ asididir ve çoğunlukla her türlü tohumda, kurutulmuş meyvelerde ve ayçiçek yağı gibi yağlarda bulunur.
Öte yandan, yağlı balıklarda, deniz ürünlerinde, baklagillerde, zeytinyağlarında, fıstıklarda ve bademlerde omega 3 yağ asitleri bulunur.
Omega 6 ve omega 3 yağ asitlerinin ikisi de, hücresel zarların yapısal bileşenleri olup sonsuz sayıda organik süreç için gereklidir. Ayrıca önemli bir enerji kaynağıdırlar.
Omega 3 ve omega 6 yağ asidi eksikliğinin semptomları
1. Kuru cilt
Şüphesiz, temel yağ asitlerinin eksikliğinin en tipik klinik belirtilerinden biri kuru cilttir. Bu, çocuklarda, küçükken yemeleri gerektiği kadar yemeyenlerde de özellikle yaygındır.
Cilt problemleri, çoğu zaman yeterince omega 3 ve omega 6 yememenizin direkt bir sonucudur. Bu olduğunda, enfeksiyonlara ve yaraların iyileşmesinde zorluğa daha eğilimli bir hale geliriz.
2. Prematüre doğumlar
Erken doğum oranlarındaki artışın sebepleri tam olarak net olmasa da annenin yaşı, tütün kullanımı, stres ve düşük geçmişi, omega 3 ve omega 6 seviyesinin düşük olmasındandır.
Bu tür yağlar, gebelik sırasında fetüsün doğru gelişimini destekler.
Doğru hücre işlevini ve bir bebeğin tam terminale erişmesi için gerekli “montaj” süreçlerini sağlayan olağanüstü kalitedeki “benzine” benziyorlar; hücre fonksiyonunu düzeltirler ve bebeğin zamanında doğması için gereken süreci “tamamlarlar”.
Gebelik sırasında beslenmenin kilit bir nokta olduğunu biliyoruz ve D vitamini, kalsiyum ve temel yağ asitleri gibi unsurlar vazgeçilmez müttefiklerdir.
3. Kalp problemleri
Omega 6 bakımından zengin yiyecekleri yemek, kalp için inanılmaz bir koruyucu etkinin oluşmasına yardımcı olur. Bize enerji verirler ve trigliseritlerin yanı sıra kolestrolü de düşürmeye yardım ederler.
Omega 3 yağ asitleri, tromboz hastalığına yakalanma riskini azaltır, aterosklerotik plakların büyümesini azaltır ve enflamasyonu düzenlemeye yardımcı olur.
Bunu akılda tutmak ve bu tür yağları doğal yollardan tüketmeye çalışmak önemlidir.
4. Aşırı yorgunluk
Asla unutmayınız: hiçbir kilo verme diyetinde ya da herhangi bir zamanda, yağ tüketimini, özellikle de omega 3 ve omega 6 yağ asitlerini tamamen bırakmamanız gerekir.
Diğer problemlerin yanı sıra, bunun bir nedeni akut enerji eksikliğidir.
Kalorinin çoğu yağdan gelmelidir, bu nedenle onları her gün normal ve makul miktarlarda öğünlerimize dahil etmek önemlidir.
Enflamatuvar hastalıklara romatoid artriti örnek verebiliriz.
Omega 3 yağ asitleri açısından zengin gıdaların esas faydası, iltihaplı eklemleri ve sabah tutulmasını gidermektir. Bunlar, etkili doğal anti-enflamatuvarlar gibi davranarak şişkinlik ve ağrıları azaltır.
Ancak, her gün tüketmeniz gerekmektedir.. Faydaları tutarlı olduğunuzda görebilirsiniz.
Sonuç olarak, birçok sebepten omega 3 ve omega 6 hakkında bilgi almışsınızdır. Bunun moda ile ilgili olmadığını unutmamak önemlidir: bu, sağlık ve yaşam kalitesi ile ilgilidir. Bu nedenle, bu besin maddeleri bakımından zengin sağlıklı yağların tüketimini hemen arttırmaya başlayın!
Hamileliğiniz sırasında siyatik hastalığı acısı mı çekiyorsunuz? Sciatica neuritis siyatik sinirde görülen tahriş ve iltihaplar dolayısıyla bacağınızın arkasından topuğunuza yol alan çok yoğun bir acıdır. Bu durum hamile kadınların yarısından fazlasını etkiler ve genelde hamileliğin altıncı ayından itibaren başlar. Aşağıda, bu durumun sebeplerini…
Epinefrin, daha iyi bilinen adıyla adrenalin, hastanın kalp krizi geçirdiği acil durumlarda kullanılan bir hormon ve sinir taşıyıcısıdır. Bu ilaç geçmişte bronkospazmları ve hipoglisemiyi iyileştirmek için kullanılmıştır. Ancak bugün bu durumları iyileştirmek için kullanılan daha spesifik ilaçlar vardır. Adrenalin, kalp…
Akupunktur ile eklem ağrısının nasıl yatıştırıldığını biliyor musunuz? Akupunktur, geleneksel Çin tıbbının temelidir. Pek çok farklı hastalığın ve sorunun rahatlamasını destekleyen diğer tedavilerle birlikte binlerce yıldır uygulanmaktadır. Bilim adamları, henüz bu alternatif tıp dalının terapatik fonksiyonunun tam olarak nasıl çalıştığı…
Agranülositoz, kandaki granülositlerin miktarının düşmesiyle ortaya çıkan bir kan hastalığıdır. Agranülositoz aynı zamanda nötropeni veya granülositopeni olarak da anılır. En yaygın tarife göre, nötrofillerin sayısı, milimetre küp başına 1000-1500 hücreden az olduğunda oluşur. Kapsamlı olarak bakılacak olursa, üç tip granülosit…
Maalesef interstisyel sistit hastalığının olası nedenleri hala belirsizdir ve kesinlikle etkili olacağı söylenen herhangi bir tedavi yoktur. Bu durumun tedavisi tipik olarak yaşam tarzında yapılan değişiklikler ve aynı zamanda stresi kontrol altına almakla ilişkilidir. Stres ve anksiyete sıklıkla interstisyeli tetikleyebilir.…
Aort diseksiyonu, oldukça şiddetli bir travma türüdür. Maalesef, bu tipteki travmatik aort parçalanması kendi kendine ortaya çıkar. Genel tabloya bakıldığında, bu durumun ölüme sebebiyet verme yüzdesinin yüksek olduğu görülür. Kafa travmasından sonra ikinci sıradadır. Bugünkü yazımızda aort diseksiyonunun belirtileri ve…