35 Yaşından Sonra Kireçlenmeyi Önlemek İçin 6 İpucu

Eğer eklemlerinizle dikkat etmezseniz, erken yaşta eklem sorunları yüzünden acı çekmeye başlayabilirsiniz. Bugün, kireçlenmeyi önlemek için 6 yöntem anlatacağız.
35 Yaşından Sonra Kireçlenmeyi Önlemek İçin 6 İpucu

Tarafından yazılmıştır Solimar Cedeño

Son Güncelleme: 16 Eylül, 2022

Bu yazımızda, 35 yaşından sonra kireçlenmeyi önlemek için 6 ipucu vereceğiz.

Kireçlenme, genellikle yaşlanma ile ilişkilendirilen bir kavramdır. Sonuç olarak, bu durumun her zaman yalnızca zamanın bir sonucu olarak yaşlı insanları etkilediğini varsayımından yola çıkıyoruz.

Öte yandan, kireçlenmenin eklemlerin aşınması ve yıpranması ile ilgili bir bozukluk olduğunu biliyor muydunuz? Aslında 35 yaşından önce, insanlarda ortaya çıkması için de birkaç neden bulunmaktadır.

Bu yazıda, bu durum hakkında size biraz daha fazla bilgi vereceğiz, böylece kireçlenmeyi zamanında tespit edebileceksiniz. Eğer, bazı basit önerilere uyarsanız, diğer birçok hastalık gibi,  bu hastalığın da önlenmesi mümkün.

Kireçlenme Nedir?

Uluslararası Osteoarthritis Vakfına göre, kireçlenme hem kıkırdak hem kemik hem de eklemin yumuşak dokularını etkileyen dejeneratif bir eklem hastalığıdır.

Bu hastalık sadece vücudun belirli bir bölümünü etkilemez. Bunun yerine, etki alanı herkesin dikkat etmesi gereken, birbiriyle bağlı bir dizi bölümü içerir: kemikler, kıkırdak ve dokular.

Eklem kıkırdağının amacı basittir: Kemikler arasında kaydırma görevi görür ve böylece kemikler kolayca hareket edebilir. Bununla birlikte, yıpranmış kıkırdak  kemiğin yüzeyini ortaya çıkarır, bu nedenle de kemik diğer kemiklerle sürttüğünde çok fazla ağrıya neden olur. 

Bu hastalık, eller ve omurgalar gibi ve aynı zamanda, çok fazla ağırlık taşıyan kalça ve dizler gibi en çok kullanılan eklemleri etkiler.

Yaşlı insanlar, el işi ile uğraşan kişiler ve sporcular en risk altında olan grubu oluşturmaktalar.

Bu Hastalığın Belirtileri Nelerdir?

oturan obez adam

En sık görülen kireçlenme belirtileri arasında şunlar vardır:

  • Eklem ağrısı ve sertliği,
  • Eklemlerde belirgin bir şişlik,
  • Eklemleri hareket ettirirken çatlama veya gıcırtı,
  • Eklem fonksiyonunda azalma.

Kireçlenmenin Nedenleri Nedir?

Birinin bu hastalıktan muzdarip olmasının birçok nedeni olabileceği doğru olsa da, aşağıda sıralamış olduklarımız en yaygın nedenlerdir:

  • Hareketsiz yaşam tarzı,
  • Aşırı fiziksel aktivite,
  • Vücuttaki mekanik değişiklikler,
  • Yaralanmalar ve mikrotravma,
  • Kötü bir diyet sonucu kıkırdak zayıflaması.

Genetik bir bileşene bağlı olmamasına rağmen, kireçlenmenin en yaygın nedenleri yaşam tarzına bağlı alışkanlıklar ile ilgilidir. Obezite temel nedendir, bu nedenle vücudunuzu genç yaştan itibaren sağlıklı bir diyetle beslemeniz önemlidir. Obez çocuklar, yaşamları boyunca kireçlenme hastalığına yakalanma eğilimindedirler.

İronik gibi görünmesine rağmen, çok fazla egzersiz yapmak da kireçlenmeye neden olabilir. Tabii ki, bu sadece yapılan egzersiz çok yoğunsa ve aşırı yapıldıysa meydana gelir. Boksörler, futbolcular ve halterciler gibi sporcularda zamanla kireçlenmenin görülmesi muhtemeldir.

Bu yazıyı keşfetmelisiniz: Obezite ile Nasıl Mücadele Edilir?

Nasıl Teşhis Edilir?

Kireçlenmeyi genellikle romatologlar, fizyoterapistler ve ortopedistler teşhis ederler. Normalde hastalık semptomlarını gösterdiğinde ve fiziksel muayeneden sonra tespit edilir.

Buna ek olarak, uzmanlar hastalığın şiddetini ölçmek ve diğer eklemlerin durumunu tespit edebilmek için röntgen gibi testler kullanabilirler. Hastalığın şiddetini tespit ettikten sonra, uzman hastanın fizyolojik özelliklerini de dikkate alarak uygun tedaviyi gösterir.

En ciddi vakalarda, cerrahi müdahale belirtileri hafifletmek için en iyi seçenek olabilir.

Kireçlenmeyi Önleyecek 6 İpucu

Pek çok hastalık gibi, 35 yaşından sonra kireçlenmeyi önlemek de mümkün çünkü, genetik faktörlerle kesin bir şekilde ilişkili değildir. Ancak, bu faktörlerin hala bir etkisi var. Kişinin yaşam tarzını oluşturan alışkanlıkları, bu hastalık söz konusu olduğunda en büyük faktördür.

Bu ipuçlarını uygularsanız, bu hastalığın önlenmesi nispeten basittir:

1. Hastalık hakkında bilgi edinin.

Bu ipucu, sadece hastalığa maruz kalmakta olan insanlar için değil, herkes için önemlidir. Eğer bu hastalık için en yaygın risk gruplarının içinde yer alıyorsanız özellikle önemlidir: kadınlar, sporcular ve obezite olan insanlar.

Bu hastalıkla ilgili her türlü bilgiyi edinmek, bu hastalığa bağlı yaralanmaları önlemek ve daha sonra bu hastalığa maruz kalma riskini azaltmak için gerekli önlemleri almanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca, bir yakınınıza bu tanı konursa, bu bilgiler, onların hastalıklarıyla ilgilenirken de faydalı olacaktır.

2. Orta derecede fiziksel aktivite yapın.

Fiziksel aktivite, kaslarınızı ve eklemlerinizi güçlendirmenizde yardımcı olur. Eğer bir sporcuysanız, bir antrenör kontrolünde fiziksel aktivitenizi gerçekleştirmeniz oldukça önemlidir. Ek olarak, eklemlerinizin durumunu kontrol ettirmek için bir doktora düzenli aralıklarla görünmelisiniz. Yeni bir egzersiz rutinine başlıyorsanız, bir profesyonelin sizi denetlemesi çok önemlidir.

Ek olarak, fiziksel aktivitenizi egzersizlerin nasıl yapılması gerektiğine ilişkin bilgilerle tamamlamalısınız. Bu, kaslarınızı, kemiklerinizi ve tendonlarınızı aşırı yüklemeden, her hareketinizde ustalaşmanıza yardımcı olacaktır.

Bu yazıyı okumanızı öneriyoruz: Kemik Sağlığınız İçin Faydalı 5 Egzersiz

3. Obeziteyi önlemek için dengeli bir diyet uygulayın.

Aşırı kilolu ya da obezseniz, kilo vermeniz eklemlerinizin gerginliği azaltır. Bu da, kireçlenme başlangıcını yavaşlatır.

Dengeli bir diyetin sürdürülmesi yaşınıza ve boyunuza göre sağlıklı bir kiloda kalmanıza izin verecektir. Besinler, vitaminler ve mineraller açısından zengin bir beslenme programı yapmalısınız. Aşırı doymuş yağ, karbonhidrat ve şeker tüketiminizi azaltın.

Sadece kireçlenmeyi önlemenize yardımcı değil, aynı zamanda kardiyovasküler hastalıkları da önlemeye yardımcıdır.

4. Kıkırdağınızı besleyen gıda takviyeleri bakımından zengin bir beslenme programı uygulayın.

Hidrolize edilmiş kollajen, kondroitin sülfat, glukozamin ve hiyalüronik asit gibi takviye edici maddeler kıkırdağınızı beslemek için idealdir. Bu takviyelerden oluşan zengin bir beslenme programı yapmanız veya bunları hap olarak almanız önerilir.

Glukozamin gibi bazı takviyeler zaten vücudumuz tarafından üretilir. Ancak, yaş ilerledikçe, vücuttaki bu takviyenin miktarı düşer ve bu nedenle de eklemler zayıflar. Bu yüzden, bu takviyeyi sık sık tüketmeniz önemlidir.

5. Eklemlerinizi zorlayacak ağır yüklerden ve tekrarlı hareketlerden kaçının.

kutu taşıyan adam

Eklemlerinize sürekli olarak yüksek basınç uygulanması, onların zayıflamasına neden olacaktır. Bu nedenle, ağır eşya taşıma sıklığınıza bir sınır getirmeli ve ağır eşya taşıdığınızda da çok dikkatli olmalısınız. Benzer şekilde, tekrar eden hareketler yapmanız da eklemlerinizin yıpranmasına ve bunun kireçlenme ile sonuçlanmasına neden olur.

  • Eğer yaralandıysanız ve zorlayıcı faaliyetlerde ve ya işlerde çalışıyorsanız, sık sık mola vermelisiniz.
  • Ayrıca, eklemlerinizi korumaya yardımcı olacak dirsek ve diz koruyucuları takabilir ve böylece daha sonra oluşabilecek komplikasyonları da önleyebilirsiniz.

6. Uygun ayakkabılar giyin.

Yürürken denge sağlayan ve ayak tabanını doğru şekilde kavrayacak ayakkabılar aramalısınız. Bunlar kireçlenmeyi önlemeye yardımcı olacak en iyi ayakkabılardır.

Ayrıca, çok sık topuklu ayakkabı giymemelisiniz. Özel günler için topuklu ayakkabı giymeniz göz ardı edilebilir ancak, her gün topuklu ayakkabı giyinmenizi önermiyoruz. Bu ayakkabılar, attığınız her adımda vücudunuzda dengesizliğe neden olacaktır. Düşme ihtimaliniz de çok daha yüksek. Ek olarak, bu ayakkabılar yerle ayağınız arasındaki etkiyi doğru bir şekilde karşılamaz etmez. Bu nedenle, yaralanma riskinizi artırabilir.

Kireçlenmeyi önleyebilirsiniz

35 yaşından sonra kireçlenmeyi önlemek için anlattığımız basit ipuçlarını takip edin. Eklemlerinizi çok zorlamayın ve onlara iyi baktığınızdan emin olun.

Eğer dizlerinizde, kalçalarınızda ya da ellerinizde ağrı hissederseniz, en kısa sürede doktorunuza görünmelisiniz. Bu sayede, doktorunuz sorunun ne olduğunu tespit edebilecektir. Bu nedenle, çok geç kalmadan doktorunuza başvurmalısınız.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.



Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.