İçsel Diyaloğunuzda Olmaması Gereken 11 Söz
Muhtemelen bu enteresan olguyu siz de yaşadınız. İç diyaloğunuzda olmaması gereken bazı şeylere yer verdiniz.
Esasen, biz insanlar iç ve dış dünyamızı incelemek üzerine kurduğumuz iç diyaloğu asla bırakmıyoruz. Bu iç diyalog çevremizde olan bitenleri içselleştirip onlara anlam vermemize yardımcı olan şeydir.
Elbette, duygusal ve zihinsel sağlığımızı korumak adına iç diyaloğunuzda sağlıklı sözler kullanmak çok önemlidir.
İç diyaloğunuzda kullandığınız sözler gelip geçiyor gibi görünse de aslında bu diyalog nasıl hareket ettiğimiz, nasıl hissettiğimiz ve çevremize nasıl tepki verdiğimizle sürekli etkileşim içindedir.
Epiktetos‘un zamanında söylediği gibi, “Aslında önemli olan, başına gelen şey değildir, ona nasıl tepki verdiğindir.”
Ayrıca bakınız: Kendinizi Sevmediğinizin 7 İşareti
İç diyaloğunuzda sağlıklı sözler kullanmak, sağlıklı bir hayat sürmenize yardımcı olur
Kendi kaderimizi, hislerimizi ve hareketlerimizi değerlerimize ve inanışlarımıza göre kendimiz kontrol ediyoruz.
Bu inançlardan veya düşüncelerimizden kaynaklanan duygular, iç diyaloğumuzdan çıkarak, gerçekliğimizi alt üst edecek kadar üstümüze yüklenebilir.
Hayatımızı olumsuz etkileyen bu düşünce ve inançlardan bazıları şunlardır: bize bedeli ne olursa olsun, başkalarından onay beklemek; istediğimiz şeyi alamadığımızda kendimizi çok kötü hissetmek veya hareketsizlikle ve sadece içgüdülerle mutluluğa ulaşabileceğimiz inancına tutunmak.
İşte şimdi sizlere içsel diyaloğunuzda yer almaması gereken bazı sözlerden bahsedeceğiz:
1. “Yaptığım her şeyde başarılı olmalıyım”
Hayatta kazananlar ve kaybedenlerden çok daha fazlası vardır. Ya her şey ya da hiçbir şey üzerine polarize olmuş düşünceler kesinlikle sağlıklı değildir. Genelde hata yapmak veya kaybetmek başarı yolundaki en temel adımdır.
Unutmayın, röntgen görüntüleri ve penisilin gibi olağanüstü buluşlar bir sürü hatanın ve tekrarın sonuçlarıdır.
2. “Eğer bunu beceremezsem, kaybedenlerden biri olurum”
Tekrar söyleyeceğiz: hata yapmak veya kaybetmek genelde başarıya giden yolda atılan adımlardır. “Eğer bunu beceremezsem, asla başaramayacağım” diye düşünmek anlamlı değildir.
Kendinize fırsat tanımalı ve bir şeyler yapabilme hakkını vermelisiniz, çünkü bunlar sizi yapmak istediklerinize doğru götürecek.
Ayrıca bakınız: Kendinize Zarar Verdiğinizin 5 İşareti
3. “Eğer başkaları beni kabul etmez veya onaylamaz ise mutlu olamayacağım”
Bu çok yaygın bir inanıştır. Elbette, reddedilme duygusunu yaşamamak iyi bir şeydir, ama bu aslında gerekli değildir.
Ayrıca herkes tarafından kabul edilmek de mümkün değildir. Bu, beraberinde yaşamamız gereken ve kendimizi kabul etmemize yardımcı olacak bir gerçekliktir.
4. “Sensiz yaşayamıyorum. Senin mutlu olmana ihtiyacım var”
Bu tür bir anlayış, başkalarını sevmek ve insanın kendisini sevmesi konusunda bir yanlış anlamadan kaynaklıdır. Sevgi karşılıklı, çeşitli ve aşırı bağlar olmadan kurulmalıdır.
Eğer sevgi ve bağımlılık bir arada var olursa, birbirlerini yok ederler.
5. “Benim dediklerimi kabul etmezsen, bunun sebebi beni sevmiyor olmandır”
“Kimse değerimi bilmiyor çünkü benim değerim yok.” “Kişisel değerim başkalarının benim hakkımda ne düşündüğüne dayalı.”
Çoğumuz için eleştiri, reddedilmek ile aynı anlama gelir.
Bir zamanlar Emerson’un dediği gibi: “Birileri bana karşı çıktığında zulme uğramış gibi hissetme hatasına hiç bir zaman düşmemeyi umuyorum.”
6. “Başkalarının bana ne yapmamı söylemesine katlanamıyorum”
Elbette hareketlerimizin sorumluluğunu almalıyız ama başkaları öğüt vermek veya fikirlerini açıklamak istediğinde onlara sırtımızı dönmemeliyiz.
Anlaşmaya varmak ya da beraber hareket etmek, kendimizi doğrulama ve daha iyi bir insan olmak için kişiliğimizi güçlendirmenin ötesine geçemez.
7. “Yeterince iyi değilim”
“Bunu yapamam. Denemeye değmez. Asla yapamayacağım.” Size söyleyeceğimiz tek şey, hayatta çok önemli olan şu düşünceyi unutmamanız:
Eğer bir şeyi yapabileceğinize onu yapamayacağınızı düşündüğünüzden daha çok inanırsanız, eninde sonunda haklı çıkacaksınız!
Bu da şu anlama geliyor: istemek yapabilmekle aynı şey. İlk adım sadece denemek. Olmadıysa, yine denemek.
İnandığınız şey nasıl davrandığınızı etkiler. Öyle etkili olabilir ki, olmasından korktuğunuz şeyler başınıza gelebilir. Buna kendini doğrulayan kehanet diyebiliriz.
8. “Kimseye güvenme, her zaman gardını koru”
İnsanlara güvenmeyiz çünkü biliriz ki insanlar hata yapar, biz de hata yaparız ve kendimizi hatalara karşı korumak isteriz.
Sağlıklı bir güvensizlik hali bazı durumlarda anlamlı olabilir, ama gerek olmadığı zaman bunu arkada bırakmanız önemlidir çünkü bu sadece risk yaratır.
Eğer bunu akılda tutmazsak, diğer insanlara karşı kapalı olup kişisel gelişimimizin önüne geçeriz.
9. “Ben herkesten daha iyiyim”
Kimsenin değeri bir diğerine göre fazla değildir. Alçakgönüllülük; dürüstlük ve onurun temelleridir. Diğerlerine göre daha üstün hissetmek insanı pek de çekici olmayan bir ukalalığa iter.
Sokrates, dünyanın en tanınmış filozoflarından biridir, şunu söylemiştir: Gerçek bilgelik hiç bir şey bilmediğini bilmektir.
Çelişkili bir cümle değil mi? Aslında o kadar da değil. Üstüne düşünmeye değer.
10. “İşe yaramaz biriyim”
İşe yaramamak diye bir durum yoktur. Bunu düşünerek, yapacağınız tek şey motivasyonunuzu kaybetmek ve arzularınızı ve ilgi alanlarınızı bir kenara itmek olacaktır.
11. “Sevgiyi hak etmiyorum”
Burada söylememiz gereken en iyisini hak ettiğimizdir.
Biri bizden uzaklaştığında üzülmemiz normaldir, ama bir önceki düşünceye geri dönecek olursak, tek gerçek ve otantik aşk bizim içimizde olandır.
Bu mantıksız şefkat arayışımızı bir kenara koymaya yardımcı olacak. Genelde bu arayış aslında sevginin büyülü hissiyatı ile karıştırılmaktadır.
İçinde “yapmalı”, “olmalı”, “olsaydı” gibi kavramların yer aldığı cümleler genelde tehlikeli olma potansiyeli taşır.
İç diyaloğunuzda yer alan bu olumsuz düşünceleri aşağıdaki yöntemlerle yönetmeyi öğrenebiliriz:
- Sadece kanıtlanmış ve gözlemlenmiş gerçekleri kabul etmek. Eğer bir şeyde bir gün başarılı olamıyorsak, bu işe yaramaz olduğumuz anlamına gelmez. Hayatımızda anlamlı yüzlerce şey yaparız.
- Mantıktan yola çıkmış geçerli önerileri kabul etmek. Çelişki taşımayan şeylere dikkat etmek. Eğer çelişkiye izin verirsek, içsel kişiliğimize verdiğimiz değeri sıkıntıya sokarız.
- Esnek olmak ve yeni bilgilerle fikirlerinizi değiştirmeye açık olmak. İnsanlar çevrelerindeki engelleri aşabilmek için esnek ve toleranslı olmalıdır.
- Bir şeyi kesinlikle dışlamak ve suçlamak doğru değildir. Kategorilere dayanan “ya hep ya hiç” üzerine kurulu yargılarda bulunduğumuz zaman dünyanın olasılıklarını tameamen reddederiz. Bu kendi gerçekliğimizi de alır götürür. Ya hep ya hiç, ya herkes ya hiç kimse, ya her zaman ya da asla gibi kullanımlardan kaçının.
- Bu katı sözlerle yargıda bulunmak sağlıksızdır. Mesela “Delisin” demek yerine “Deli gibi davranıyorsun” demek çok daha iyidir.
- Olasılıklara dair bir bakış açısı kör bir keskinlikten çok daha iyidir. “Bunun yapamam, asla da yapamayacağım” demek yerine “Belki zor olacak ama deneyeceğim” çok daha iyidir.
Gerçekliği çarpıttığınızı fark edebilirsiniz ama olaylara bakış açınızı değiştiremeyebilirsiniz.
Bunu hangi faktörlerin etkilediğini anlamaya çalışın ve her zaman alternatif bakış açılarına karşı açık olun. Kendinizden emin olsanız bile… Çözümler arayın, sunulan kanıtları sorgulayın ve gerçeklikle tahminlerinizi karşılaştırın.
Eğer fikirlerinizin sizi ne kadar etkilediğini değiştiremiyorsanız, bir psikologa danışmaktan çekinmeyin. Böylece destek alabilirsiniz.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Ellis, A. (2003). Manual de Terapia Racional Emotiva. Editorial Desclee.
- Ferreras, E. (2007). La autoestima. Anales de Mecánica y Electricidad.
- Cáceres Valdez, R. (2016). EL POSITIVISMO. Ius Inkarri. https://doi.org/10.31381/inkarri.v0i1.547