Ağlama İhtiyacı Çok Güçlendiği Zaman
Ağlama ihtiyacı zayıflıktan, ona direnecek güç eksikliğinden ya da şimdiye kadar elde ettiğim her şeyi bırakıp atma arzusundan doğmamıştır.
Bu dürtü, ne kadar güçlü olduğuma ve kendimi ne kadar serbest bırakmam gerektiğine işaret eder.
İnsanlar hala ağlayan kişinin zayıf biri olduğunu düşünüyorlar. Karşılaştığınız koşullar yüzünden gözyaşlarınız iyice arttığında bile kendinizi kınar hale gelebilirsiniz.
Ardı ardına zor bir durumlara göğüs germek, aileniz için bir güç dayanağı olmak, tek istediğiniz sırtı dik durmak iken durmadan yere düşmek… Çevrenizdeki her şey çekirdeğine kadar sarsılsa da siz kendinizi güçlü olmak zorunda bırakıyorsunuz.
En güçlü ağaç bile bir tsunami sırasında devrilir
Şimdi ağlayıp bırakırsınız ve bu normaldir. En güçlü ağaç bile bir tsunami kuvvetine dayanamaz. Taştan yapılmış değilsiniz ve her yönden çok fazla sabrettiniz.
Yapabileceğiniz en kötü şey gözyaşlarınızı tutmak ya da onları yutmak ve serbest bırakmanıza gerek yokmuş gibi davranmaktır. Gözyaşlarınızın er ya da geç düşeceğini biliyorsunuz. Ne kadar o anı ertelemeye çalışırsanız çalışın, gelecekler. Kimse hayatının her gününde güçlü olamaz.
Her şey size karşı geldiğinde yaşam çok daha zorludur. Sonuç olarak ağlarsınız. İçinizde taşıdığınız tüm öfkeyi, hayal kırıklığı nı ve yıpranmalarını salın. Daha sonra kendinizi çok daha iyi hissedeceksiniz. Sonuçta, hepimizin serbest bırakmaya ihtiyacı var.
Dirençli olmanız önemlidir. Öte yandan, maruz kaldığınız tüm bu baskıları üstünüzden atmanın bir yolu olmalı. Bu gerçeği kabul edin ve kendinizi o kadar da mükemmel olmaya itmeyin.
Ayrıca kaçırmayın: Kendinizi yeteri kadar sevmediğinizin 7 işareti
Ağlama ihtiyacı stres yüzünden gelir
Çok fazla şeye katlandığınız zamanın ardından gelen gözyaşı dökme ihtiyacı, sürekli artan stresin sonucudur. İsteyin ya da istemeyin, hayatınızdaki pek çok durumda stres var. Genelde de en son ihtiyacınız olan yerde belirir.
Bazen, bazı yükümlülüklerinizi yavaşlatmanız ya da bırakmanız için sizi teşvik edebilir. Stres, nasıl tanımlanacağını bilmeniz gereken üç farklı aşamadan oluşur. Bunları bilmek, ortaya çıktıklarında daha iyi yönetmenize yardımcı olacaktır.
Alarm evresi
Bu, uçuş tepkiniz aktifleşince, tehlike ile karşı karşıya olduğunuzu söyler. Bu aşamada düşünmez, sadece hareket edersiniz.
Direnç evresi
Önceki evre uzun sürerse, ne olursa olsun karşı karşıya kalmak için hazırlanmakta olduğunuz ikinci evreye geçersiniz. Sert kalabilmek için güçlendiniz, ama bu sizi bitkinleştiriyor.
Yorulma evresi
Strese neden olan durum gitmedi, ancak buna karşı geliştirdiğiniz hazırlık düzeyi tüm gücünüzü bozuyor. İşte tam bu anda ağlamaktan bir adım ötedesiniz ve o kadar uzun süredir direndikten sonra kendinizi salmayı sağlayacak kurtuluşu arıyorsunuz.
Keşfedin: Stresi Azaltmak için 7 Pratik Öneri
Sınırlar belirleyin
Bu durumu daha önce yaşamadıysanız, tekrar yaşanmaması için harekete geçmek zordur. Bunun için sınırları belirlemeyi, kendinizi daha fazla düşünmeyi ve sunmanız gerekenden fazlasını vermemeyi öğrenmeniz önemlidir.
- Bazen, bir ebeveyn, bir yetkili ya da belli sorumlulukları olan biri olduğunuz için, eninde sonunda altında batacağınız bir çok ağır taş biriktirirsiniz.
- Siz bir insansınız, makine değil. Sınırlarınız var.
- Bu nedenle, sizi sıkıntıya sokan şeylere son vermek için yukarıda bahsettiğimiz evrelerin sizi olumsuz yönde etkilemeleri durumunda uyanık olmalısınız.
- Frene zamanında basmanız, nereye kadar gidebileceğinizi anlamanıza yardımcı olacaktır.
Ayrılmadan önce şunu okuyun: Sıvı İlişkiler ve Kırılgan Bağlar
Bununla birlikte, yapmayı öğrenmeniz gereken daha önemli bir şey vardır. Her zaman başkalarının dayandığı bir duvar ya da her şeyin ağırlığını taşıyan kiriş olamayacağınızı kabul etmelisiniz.
Kendinize zayıf düşmeye, ağlamaya, çökmeye izin verin. Ancak bunu kabul ettiğinizde, sizi koruyacak önlemleri yeniden alabilir ve sizi bu uç noktalara götüren şeylerden kurtulabilirsiniz.
Sadece siz nereye kadar gidebileceğinizi biliyorsunuz. Kendinizi tamamen boşaltmayın. Eğer bir şey yapamıyorsanız, kötü bir şey olmayacaktır. Ağlama ihtiyacı iyi bir şeydir ve size yardımcı olacaktır.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Linares, R. (2015). Resiliencia o la adversidad como oportunidad. Madrid: Renacimiento.
- Luthar, S. S. (2006). “Resilience in development: A synthesis of research across five decades”. En Cicchetti, D., and Cohen, D. J. Developmental psychopathology: Risk, disorder, and adaptation. Hoboken, NJ: John Wiley & Sons, pp. 739-795.
- Santos, R. (2013). Levantarse y luchar. Barcelona: Mondadori.