Çiftlerin Birbirine Bağlanma Çeşitleri

Bütün ilişkiler çiftler arasındaki sevgi bağlarının harmanlanmasından oluşur, fakat bunların hepsi sağlıklı değildir. Partnerinizle birlikte olgunlaşmanıza yardım etmesi için sağlıklı ve dengeli bir ilişki kurmak en iyi yoldur.
Çiftlerin Birbirine Bağlanma Çeşitleri

Son Güncelleme: 20 Aralık, 2018

İnsanlar güven hissi inşa etmek ve pozitif bir öz saygı oluşturmak için bağlanma ihtiyacını duyarlar. Bu bağlanmanın şekli temelde ne kadar mutlu olduğunuzla ilişkilidir.

Fakat her türdeki bağlanma uygun veya sağlıklı değildir. Bazıları güven inşa etmekten ziyade, olumsuz duygular oluşturur ya da acı çekmenize neden olur. Partnerinizle aranızda ne tür bir bağ oluşturduğunuzu biliyor musunuz?

Bugünkü makalemizde, sizi insan ilişkilerinin ilginç bir parçası olan bu konuyu incelemeye davet ediyoruz.

1. Endişeli veya güvensiz bağlanma

İçinde endişe ve güvensizlik barındıran bir bağlanmayı daha iyi anlatabilmek için aşağıdaki basit örneği kullanabiliriz. İş arkadaşlarınızdan biriyle akşam yemeğine çıkıyorsunuz. Daha restorana bile varmadan partnerinizden mesajlar almaya başlıyorsunuz.

Akşam yemeğinde arkadaşlarınızla buluşmak için can atıyor olabilirsiniz, ancak buluşmanızın üzerinden bir saat bile geçmeden partneriniz sinirlenmeye başlıyor. Kiminle birlikte olduğunuzu, onu özleyip özlemediğinizi ve orada yemekte olmaktansa onunla evde olmayı isteyip istemediğinizi öğrenmek istiyor.

Böyle bir durumda partnerinizin endişelerini ve korkularını yavaş yavaş azaltmaya çalışır ve güvensizliğini yok edersiniz. Bu tür bir bağlılığın tam olarak nasıl bir şey olduğunu biliyorsunuzdur. Fakat, bu tip insanların sıklıkla sergilediği davranışların da farkında olmanız gerekir:

  • Onu sevdiğinize dair devamlı kanıtlar görmek ister. Bu noktada ona değer vermeye devam ettiğinizi göstermeniz için sizi zorlayabilir. Bazen cinsel ilişki bile gerçek sevginin göstergesi olarak görülmesi yerine bir “sahiplenme” belirtisi olarak görülebilir.
  • Olaylara nasıl tepki verdiğinize aşırı şekilde odaklanırlar. Önemsiz detaylara takılarak, ilişkide kötü bir şeyler olacağını düşünerek ya da onu terk edeceğiniz korkusuyla endişelenip dururlar.
  • Ruh halleri çok hızlıca değişir. Bir an hayatlarındaki en önemli şey siz iken, kısa bir süre sonra ise sanki yanlış bir şey yapmışsınız gibi size karşı duyarsız veya şüpheci hale dönüşürler.
  • Duygu sömürüsünü zekice ve etkili bir silah olarak kullanırlar. İstediklerini şantaj ve “ultimatomlarla” alacaklardır. Hatta istediklerini elde etmek için mağdur rolü bile yapabilirler. Dikkatli olmalısınız.
romantik bağlanma

2. Mesafeli veya soğuk bağlanma

Bu tipte bağlanan insanların ilişkiye bakış açısı diğerlerinden farklıdır veya partnerlerinden farklı beklentileri vardır. Samimiyete ihtiyaç duymazlar ve kişisel alanları için olan ihtiyaçlarını veya diğer duygusal gerekliliklerini açıklamazlar.

Bu sizi sevmedikleri anlamına gelmez, fakat kendilerini ifade ediş tarzları sizinkiyle eşleşmez. Bu aşk ve sevgi bağının yokluğu çiftler arasında pek çok acının yaşanmasına neden olabilir.

Peki, dikkat etmeniz gereken yaygın davranışlar nelerdir?

  • Yanlış bağlanmayı besleyen kişiler, partnerlerinin duygularının nasıl şekillendiğini bilemezler. Empati kuramazlar ve partnerlerinin ihtiyaçlarının ne olduğunu belirleyemezler.
  • Her zaman hem fiziksel hem de kişisel olarak biraz alana ihtiyaç duyarlar. Eğer sınırı aşar ve bu ihtiyaçlarını ihlal ederseniz, sanki onların özel alanlarını bilerek işgal etmişsiniz gibi sinirlenip canınızı yakabilir hatta ihanet bile edebilirler. Aynı zamanda da sizin üzüntünüze tamamen ilgisiz kalırlar.
  • Genellikle yalnız kalmayı tercih ederler. Böylelikle ciddi bir bağlılıktan uzak durabilirler ve sadece gündelik, sıradan konuşmalar yaparlar.
  • Soğukmuş gibi bir izlenim bırakmalarına rağmen, bu onların duygusal ihtiyaçları olmadığı anlamına gelmez. Bunun yerine, duygusal ihtiyaçlarını saklamayı tercih ederler.
  • Bu insanların ilişkilerinin nasıl olması gerektiği konusunda genellikle kendilerine özgü fikirleri vardır. Kafalarında bir “ideal partner” fikri geliştirmiş bile olabilirler. Fakat bu, kimse tarafından ulaşılması mümkün olmayan ve acıdan başka bir şey getirmeyecek bir idealdir.
ilişkilerde bağlanma

3. Güven bağı

İlişkilerinde bir güven bağı inşa eden insanlar duygusal olarak daha dengelidir ve ilişkiden kişisel olarak daha fazla şey elde ederler. Peki bu işin sırrı nedir? Bu güven bağını ne oluşturur?

  • Bu tür bir bağ karşılıklı güven hissine dayanır. Olgun, dengeli ve kendine güveni olan bir kişi bağlanmaktan ve sevdiği kişiyle bir gelecek inşa etmekten korkmaz.
  • Kıskançlık ve kuşku yoktur. Kimse birbirini kontrol etmeye çalışmaz, çünkü ilişki güven üstüne kurulmuştur.
  • Tabii ki siz de kendi kişisel alanlarınıza ihtiyaç duyarsınız, fakat partnerinizin de böyle alanlara ihtiyaç duyduğunu bilirsiniz. Birlikte olmak kadar ayrı kalma ihtiyacına da saygı gösterir ve bir takım olarak çalışmanın önemini kavrarsınız.
  • Diyalog kurar ve aranızdaki tartışmalara saygıyla yaklaşırsınız. Her ilişkinin kendine göre farklılıkları olduğunu bilir ve demokratik bir şekilde anlaşmaya vararak, her zaman haklı olma gerekliliğini bir kenarı bırakıp köprüler kurmayı öğrenirsiniz.
  • Sömürü veya bencillik yoktur. Birbirinizi dinlersiniz ve güveninizi kaybetmez ya da her gün tartışmaya girme korkusu yaşamazsınız: Sevdiğiniz kişiye değer vermek bunu gerektirir.

Sonuç olarak, bu önemli konuyu aklınızdan çıkarmayın. En sağlıklı ilişkiler, çiftler arasındaki güven bağı üzerine kurulmuş olanlardır. Fakat pratikte, her ilişki yukarıda bahsettiğimiz üç tip özellikten de bir miktar barındırır.

Örneğin, ilişkide kıskanç olmak her zaman kötü bir şey değildir. Bazen yalnız kalmak ve uzaklaşmak için daha fazla fiziksel ve kişisel alana ihtiyaç duyarız. Fakat ilişkinizin temelinin %80’ini güvenli bağlanma türünde saydığımız özellikler oluşturmalıdır. Geri kalan kısımda ise diğer iki uç örneğin özelliklerinin görünmesi normaldir.

Peki şimdi ne tür bir sevgiye sahip olduğunuzu ve karşılığında da partnerinizin sizi nasıl sevdiğini söyleyebilir misiniz?


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Bowlby, J. (1989). Una base segura. Aplicaciones clínicas de una teoría del apego. Barcelona: Paidós Ibérica.
  • Barnes, G. L., Woolgar, M., Beckwith, H., & Duschinsky, R. (2018). John Bowlby and contemporary issues of clinical diagnosis. Attachment (London, England)12(1), 35–47. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6287705/
  • Cassidy, J., Jones, J. D., & Shaver, P. R. (2013). Contributions of attachment theory and research: A framework for future research, translation, and policy. Development and Psychopathology, 25(4pt2), 1415–1434. https://doi.org/10.1017/s0954579413000692; texto completo
  • Girme, Y. U., Agnew, C. R., VanderDrift, L. E., Harvey, S. M., Rholes, W. S., & Simpson, J. A. (2018). The ebbs and flows of attachment: Within-person variation in attachment undermine secure individuals’ relationship wellbeing across time. Journal of Personality and Social Psychology, 114(3), 397–421. https://doi.org/10.1037/pspi0000115; texto completo
  • Jones, J. D., Cassidy, J., & Shaver, P. R. (2014). Parents’ Self-Reported Attachment Styles. Personality and Social Psychology Review, 19(1), 44–76. https://doi.org/10.1177/1088868314541858.
  • Lecannelier, F.; Ascanio, L.; Flores, F. & Hoffmann, M. (2011). Attachment & Psychopathology: An Update Review of Parental Etiological Models of Disorganized Attachment. Terapia psicológica, 29(1), 107-116. https://dx.doi.org/10.4067/S0718-48082011000100011
  • Moneta C, M.A. (2014). Apego y pérdida: redescubriendo a John Bowlby. Revista chilena de pediatría, 85(3), 265-268. https://dx.doi.org/10.4067/S0370-41062014000300001
  • Read, D. L., Clark, G. I., Rock, A. J., & Coventry, W. L. (2018). Adult attachment and social anxiety: The mediating role of emotion regulation strategies. PLoS One, 13(12), e0207514. https://doi.org/10.1371/journal.pone.0207514

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.