Vücut Isısı İle Ateş Arasındaki İlişki

Ateşiniz olduğunda vücut ısınızın neden yükseldiğini hiç merak ettiniz mi? Bu aslında, pek çok hoş olmayan semptom yaratmasına rağmen, doğal bir savunma mekanizmasıdır. Bu yazımızda daha fazlasını öğrenin!
Vücut Isısı İle Ateş Arasındaki İlişki

Son Güncelleme: 12 Ekim, 2020

Ateş, ya da pireksi, vücut ısısının normalin üstüne yükseldiği durumlarda gerçekleşir. Bu bir savunma mekanizmasıdır ve nüfusun büyük bir kısmı yaşamlarının bir noktasında ateş yaşar.

Bir kişinin ateşi olmasının pek çok nedeni olabilir. Bu genellikle vücudun yabancı maddeler olarak belirlediği patojenlerin varlığı ile ilgilidir.

Elbette, bu ateş sırasında vücut ısımızın neden yükseldiğini merak etmeye sürükler. Bu ilk etapta amaca zararlı görünebilir çünkü vücut ısısındaki anormal bir artış ile ilişkilendirilen tüm semptomlar, yalnızca söz konusu olan yabancı mikroorganizmanın neden olduğu rahatsızlığa katkıda bulunur.

Ancak, tüm insancıl fizyolojik tepkiler gibi ateşlenmek de evrimsel bir öneme sahiptir. Bugünkü yazımızda bunun hayatta kalmamız için ne kadar gerekli olduğundan bahsedeceğiz.

Vücut Isısında Artış ve Ateş

Genel bir kural olarak, 98.6°F’nin (37°C) üzerindeki herhangi bir vücut ısısı bir ateş epizodunu temsil eder. Yine de, bunun dört farklı türü olabilir:

  • Düşük ateş, vücut ısısı 100.4°F’yi (38°C) geçmediğinde gerçekleşir.
  • Orta derecede ateş ısı 100.4°F (38°C) ile 102.2°F (39°C) arasında kaldığında gerçekleşir.
  • Yüksek ateşin vücut ısısı 102.2°F’nin (39°C) arasındadır.
  • Son olarak, ısı 104°F’ye (40°C) eşit ya da bu değerin üstünde olduğunda hiperpireksi görülür.

Bir hasta hiperpireksi durumuna girdiğinde hızlı bir şekilde komplikasyonlar ortaya çıkar. Bunun nedeni, bu durumun sinir sisteminin proteinlerinde bir dizi denatürasyona yol açabilmesidir, bununla ilişkili birden fazla yetmezlik ve acil tıbbi yardım alınmazsa yüksek bir ölüm hastalığı bulunmaktadır.

Ateşi ölçülmüş bir çocuk.
102°F (39°C) üzerindeki ısılar uygun tıbbi bakım olmazsa tehlikelidir.

Neden Ateşleniriz?

Ateş kontrolümüzden çıkarsa bizim aleyhimize dönen dış etkenlere karşı vücudun verdiği bir tepkidir. Ancak, eğer bunun zararlı olma riski varsa vücut neden kendi ısısını arttırsın?

Öncelikle, ateşi eski bir savunma mekanizması olarak görmeliyiz. Beynin vücut ısısını düzenlemekten sorumlu bölümü olan hipotalamus kanda pirojen adı verilen molekülleri fark ettiğinde vücut ısısını arttırmak için sinyaller gönderir.

Bir pirojen, ateş oluşturan herhangi bir maddedir. Bunlar örneğin polisakkaritler, ya da bakteriyel hücre duvarının kalıntıları ya da ürünleri olabilir.

Enflamasyona neden olan bağışıklık sistemi, insan vücudundaki istilacıların varlığına karşı savunmacı bir yanıt verir. Bu şekilde, ateş kendinizi savunmanız için bir diğer unsurdur.

İç vücut sistemi, ısıyı arttırmasının değişikliklere en duyarlı olan mikroorganizmaların daha yüksek değerlere maruz kaldıklarında ölmesine neden olacağını umar.  Enfeksiyonlara neden olan bakteri ve virüslerin büyük çoğunluğu 99.5ºF’de (37.5ºC) çok iyi büyür.

Isı arttıkça mikroorganizmalar üremeyi bırakır. En azından, bunu o kadar hızlı ve etkili bir şekilde yapmazlar. Bağışıklık sisteminin ajanlarına karşı hassasiyetleri bu şekilde artar. Bundan dolayı, ateş açık bir hedefi olan evrimsel bir mekanizmadır: patojenleri zayıflatmak.

Ateşi olan bir kadın.
Ateş rahatsızlığı yüksek ısının vücutta ortaya çıkardığı semptomlardan kaynaklanır.

Ateş İşlevini Kaybetmiş Bir Mekanizma Mı, Yoksa Faydalı Mı?

Ateş hastalıklarla savaşmaya yardımcı olur ancak ciddi klinik koşullarda ölüme ya da geri dönüşü olmayan hasarlara da neden olabilir. Ancak, bu bir soruyu da akla getirir: Doktorlar vücut ısısının yükselmesine izin vermeli mi? Ve, eğer durum buysa, ne ölçüde?

Bu tıp alanında güncel bir tartışmadır. Bazı uzmanlar bağışıklık sisteminin daha iyi tepki verebilmesi için ateşi orta seviyelerde tutmayı tercih etse de, diğerleri ateşi ateş düşürücü ilaçlar ile düşürmeye çalışmaktadır. Bu konuda oy birliğine varılmış bir cevap bulunmamaktadır. Ancak, herkes ateşi 102.2ºF’nin (39°C) üzerinde olan bir hastanın acil tedaviye ihtiyacı olduğu konusunda hemfikirdir.

Bu nedenle, vücut ısısını düşürebilen ve reçetesiz satılan aspirin ya da parasetamol gibi ilaçlar vardır. Modern tıbbın bize antibiyotikler ve antiviraller vermiş olması dolayısıyla hastalıklar ile savaşmak için artık ısıda şiddetli artışlar deneyimlemeye gerek yoktur.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir: Ateşi Kontrol Etmek İçin Ev Yapımı Çözümler

Yüksek Vücut Isısı Bir Doktora Danışmak İçin Bir Sebeptir

Ateş insan vücudunun olası patojenleri atmak için yerleştirdiği bir başka koruyucu mekanizmadır. Bu yalnızca ısı değişimlerine çok duyarlı olan mikroorganizmaları öldürmek ile kalmaz, aynı zamanda en dirençli olanları da zayıflatır.

Ebeveynler için, çocuklarının vücut ısısındaki artış genellikle bir endişelenme sebebidir. Ancak, 100.4ºF’yi (38°C) aşmayan düşük dereceli bir ateş ile 102.2ºF (39°C) ya da üstünde olan bir ateş arasındaki farkı öğrenmeleri gerekir.

Durum ne olursa olsun, ateş her zaman doktorunuza danışmak için bir sebeptir. Bundan dolayı, eğer vücut ısınızda bir artış tespit ederseniz doktorunuzu arayın ya da ziyaret edin, böylece derhal tanı koyabilirler ve size bir tedavi reçete edebilirler.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Escobar Tobón, Ana Ligia. “La fiebre en el niño: una mirada reflexiva a las prácticas de cuidado.” Avances en Enfermería 35.3 (2017): 333-344.
  • Sánchez-Díaz, Jesús Salvador, et al. “Fiebre en el paciente críticamente enfermo:¿ tratar o no tratar?.” Medicina interna de México 33.1 (2017): 48-60.
  • Ortiz-Gómez, J. R., I. Fornet, and F. J. Palacio. “Hiperpirexia maligna.” Revista Española de Anestesiología y Reanimación 60 (2013): 46-54.
  • Cruz-Alvarenga, Abner Javier. “LOS ANTAGONISTAS FISIOLÓGICOS DE LOS PIRÓGENOS ENDÓGENOS Y SU PAPEL EN LA FIEBRE.” Revista Científica Ciencia Médica 22.2 (2019): 36-46.

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.