Antikoagülanlar ve Etki Mekanizmaları

Antikoagülanlar, atriyal fibrilasyon sorunu veya tromboz öyküsü olan kişiler ve benzerlerinin tedavisinin bir parçasıdır.
Antikoagülanlar ve Etki Mekanizmaları

Son Güncelleme: 22 Ekim, 2021

Antikoagülanlar adından da anlaşılacağı gibi kanın pıhtılaşmasını önleyen ilaçlardır. Bu normal koşullarda kanamayı durduran ve bizi kanamadan koruyan normal fizyolojik bir süreçtir.

Bununla birlikte, pıhtı oluşumu her zaman bizim yararımıza değildir. Belirli koşullar pıhtılaşma eğilimini artırır ve bir kan damarını tıkama ve akışı engelleme riskine yol açar.

Birçok koşul bu hiper pıhtılaşma durumuna neden olur ve bu ilaçlar tedavinin temel direklerinden biridir. Bazı örnekler:

Pıhtılaşma süreci karmaşıktır. Ayrıca, antikoagülanların insan organizması içinde çeşitli etki mekanizmaları vardır. Bu makalemizde onlar hakkında bilmek isteyebileceğiniz her şeyi açıklayacağız.

Antikoagülanlar ne için kullanılır?

Yukarıda bahsettiğimiz gibi, antikoagülanlar ya pıhtıların oluşmasını engeller ya da zaten oluşmuşlarsa çözülmelerine yardımcı olur. Ana amaçları emboli ve trombozu önlemektir.

Bacağına masaj yapan bir doktor.

“Tromboz” terimi, bir kan damarını bloke eden bir pıhtıyı ifade eder. Bu, kılcal damar veya arter olabilir. Sorun, kan akışının devam edememesi ve bu meydana geldiğinde dokunun hasar görmesidir. Örneğin, koroner arterlerin tıkanması nedeniyle miyokard enfarktüsünde olabilecek şey budur.

Vücudun herhangi bir yerinde bir pıhtı oluştuğunda bir emboli olur. Ancak sonunda vücudun başka bir yerindeki bir damarı kapatır ve tıkar. Bu nedenle, pulmoner tromboembolizm bu durumda en tipik koşullardan biridir. Böyle bir pıhtı genellikle bacaklarda oluşur ve akciğer damarlarına gider. Bunlar daha dardır, bu nedenle pıhtı onları tıkayabilir.

Antikoagülanlar, belirli bir yatkınlığı veya başka atak öyküsü olan kişilerde bu süreçlerin önlenmesine yardımcı olur. Örneğin, atriyal fibrilasyonun tedavisinde gereklidirler. Bu durumda pıhtı oluşumu için daha büyük bir eğilim vardır.

Antikoagülan türleri

Bu ilaçların etki mekanizması pıhtılaşma sürecinin farklı noktalarında gerçekleşir. En sık kullanılanları, heparinleri ve Sintrom olarak da bilinen asenokumarol gibi oral antikoagülanları açıklayalım.

Öncelikle, pıhtılaşmanın gerçekleşmesi için K vitamininin mevcut olması gerektiğini bilin. Aynı şekilde pıhtılaşma faktörleri adı verilen bir dizi faktörün aktif olması gerekir. Trombin en önemli terapötik hedeflerden biridir.

Oral antikoagülanlar

Bunlar K vitamininin etkisini engeller ve en yaygın olarak uzun süreli kullanılırlar; örneğin atriyal fibrilasyonda ve protez kalp kapakçığı olan kişilerde.

Vurgulamamız gereken şey, bu ilaçların oldukça sıkı bir kontrol gerektirdiğidir. Ayrıca, diğer birçok ilaçla etkileşime girebilirler. Bu nedenle hekimler her zaman bu tür tedavilerin farkında olmalıdır.

İki hap tutan bir kişi.

Heparin

Bu ilaç yukarıda bahsettiğimiz faktör olan trombini inhibe eder. İki ana heparin türü vardır: düşük moleküler ağırlıklı ve fraksiyonlanmamış. İkisi arasındaki temel fark, moleküllerinin boyutudur.

Bu önemlidir çünkü ilacın nasıl uygulanacağını belirler. Bu nedenle düşük molekül ağırlıklı heparinler deri altına enjekte edilebilir ancak fraksiyonlanmamış heparinler intravenöz olarak kullanılmalıdır.

Bu antikoagülanlar, diğer durumların yanı sıra, bir kişi uzun süre yatalak olduğunda kullanılır. Örneğin bir bacağını kırdığında. Bunun nedeni immobilizasyonun pıhtı oluşumunu uyarmasıdır.

Antikoagülanlar hayat kurtarır

Hatırlamamız gereken şey, antikoagülanların kalp krizi gibi birçok durumu önlemek için gerekli olduğudur. Ayrıca immobilizasyon durumlarında oldukça faydalıdırlar.

Bununla birlikte, bunlar basit ilaçlar değildir, bu nedenle bunları alma konusunda herhangi bir şüpheniz varsa doktorunuza danışmanız önemlidir. Bu tür bir uzman, istenmeyen komplikasyonlardan kaçınmak için tedaviyi izlemeli ve takip etmelidir.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.



Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.