Çocuklarda Duygusal Yoksunluk Sorununun 6 Belirtisi

Çocuklarda Duygusal Yoksunluk Sorununun 6 Belirtisi

Tarafından yazılmıştır Daniela Colmenares

Son Güncelleme: 16 Eylül, 2022

Öpmek, sarılmak, başını okşamak ve tavsiye vermek, çocuklarının duygusal yoksunluk çekmelerini önlemek için ebeveynlerin göstermeleri gereken sevginin belirtileridir. Genel anlamda çocuğa sevgi göstermek psiko-sosyal gelişiminin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesine katkıda bulunur.

Çocukların gelişimi neredeyse tamamen ebeveynlerine veya onlarla ilgilenen yetişkinlere bağlıdır. Yalnızca ekonomik ve eğitimsel açıdan değil aynı zamanda duygusal ve psikolojik açıdan da böyledir.

Bir ebeveynin çocuğuna sevgi, ilgi ve anlayış göstermesinden daha iyi bir ödül yoktur. Bu, çocuğun sağlıklı bir çevrede büyümesini ve evde öğrendiklerini taklit eden alışkanlıklar geliştirmesini sağlar.

Ancak pek çok çocuk sevgisizlikle karşı karşıya kalır. Bunun sebebi ya aileleri ya da yakın çevreleridir. Böyle bir durum olduğunda çocuklarda duygusal yoksunluk durumunun yaratacağı sonuçlar ortaya çıkabilir. Bu da doğrudan davranışlarını etkileyecektir.

Çocuklarda duygusal yoksunluk sorununun belirtileri

Çocukluk döneminde çocuklar sevildiklerini ve korunduklarını hissedebilmek için onlara en yakın olan kişilerden sevgi beklerler. Ancak ebeveynler, çocuk büyüdükçe, onu sevdiklerini daha az belli etme eğilimindedirler.

Zaman zaman uzun çalışma saatleri ve koşuşturmaca içinde geçen modern yaşam tarzı yetişkinlerin aileleriyle ilgili bazı görevlerini unutmalarına neden olur. Bu görevlerin arasında çocuklarının onlar için ne kadar önemli olduğunu göstermek için onunla ilgilenmek de vardır.

Sevgi eksikliği çocuğun kendini her zaman yalnız veya terk edilmiş gibi hissetmesine neden olur. Ayrıca ebeveynler ve çocuk arasında iletişim zayıflar ve çocuğun öz saygısı sarsılabilir.

Çocuğunuzun daha çok sevgiye ihtiyacı olup olmadığını anlamak için aşağıdaki sorunların farkına varmalısınız. Bu sorunlar şöyle sıralanabilir:

  • “Başı beladan kurtulmayan” bir çocuk ve başka insanlarla etkileşime geçerken sıkıntı yaşıyor.
  • Her zaman savunmacı bir tavır içinde ve etrafında olan bitenlere karşı uyanık.
  • Çocukluk dönemi stresi çekiyor.
  • Stres seviyesinin yüksek olması nedeniyle zayıf bir bağışıklık sistemine sahip.

1. Söz dinlememek

Çocuklarda duygusal yoksunluk sorunu olması, daha fazla dikkat çekmeye ihtiyaç duymalarına neden olur. Dikkatin merkezinde olabilmek için çocuklar ebeveynlerinin söylediklerini dinlememe ve sinir krizi, halka açık alanlarda ağlama gibi uygunsuz davranışlar gösterme eğilimindedirler.

Ebeveynlerinden sevgi ve ilgi bekleyen çocuklar genellikle olay çıkarırlar ve amaçlarına ulaşamazlarsa uygunsuz davranışlar gösterme sıklıkları ve bu davranışların şiddeti artar. Çocuklarda tipik itaatsizlik belirtileri şunlardır:

  • Bitkin gülüşler.
  • Agresiflik.
  • Öfke.
  • Düşünmeden hareket etme.
  • Ani ruh hali değişimleri.

Gelin bu belirtileri detaylı bir şekilde inceleyelim:

2. Agresiflik

Çocuklar agresif davrandıklarında onları dinlemek ve söylediklerine önem vermek yerinde olacaktır. Böylece kendilerine değer verildiğini hissederler ve endişelendikleri şeyleri ifade edebilmek için gereken özgüveni kendilerinde bulurlar.

3. Kendini güvende hissetmemek

Duygusal açıdan boşlukta ve sevgisiz hissettikleri için çocuklar genellikle kendilerini güvende hissetmezler. Bu da onların başka insanlarla etkileşime geçerken korku duymalarına neden olur.

Kendilerini güvende hissetmedikleri, fiziksel sağlıkları açısından korku içinde olduklarından savunmacı bir tavır takınırlar ve etraflarında olup biten her şeye karşı uyanıktırlar. Bu nedenle çocuklarda duygusal yoksunluk belirtilerinden birinin güvensizlik olduğunu söyleyebiliriz. Bu, bir şeylerin yolunda gitmediğinin işaretidir.

4. Korku

Bir uzman tarafından tedavi edilmeyen yoksunluklar çocuklarda genel anlamda bir boşluk ve güvensizlik duygusu yaratabilir. Tedavi edilmediğinde, maalesef bu durum, çocuklar büyüdükçe, yaşadıkları ilişkilerde kendini gösterecektir.

Ebeveynlerinden ve yakınlarından gereken ilgiyi görmeyen çocuklarda terk edilme korkusu oluşur. Bu korku modelinden kurtulmak zordur.

Normalde çocuğu bir aile psikologuna veya terapiste götürmek gerekir. Psikolog çocuğun korkusunun üstesinden gelmesine, ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkinin güçlendirilmesine yardımcı olacaktır.

5. Düşük akademik performans

Çocuklara gerektiği kadar ilgi ve sevgi göstermemek öğrenme bozukluklarına ve ödevlerini yaparken motivasyonlarının düşük olmasına yol açabilir. Pek çok psikoloğa göre çocuklarda duygusal yoksunluk dille ilgili sorunlar yaşamalarına ve akademik performanslarının düşük olmasına neden olabilir.

Dili öğrenmeleri diğer çocuklara göre daha uzun sürebilir. Sosyal yetenekleri de başka çocuklara kıyasla daha az olabilir. Duygularını sansürlerler ve genellikle etraflarındaki insanlarla sevgi dolu bir ilişki kurmaktan kaçınırlar.

6. Elektronik cihazlara bağımlılık

Bazı ebeveynler çocuklarına “dijital dadının  bakmasına izin verirler. Çocukların ellerine elektronik cihazlar tutuşturularak veya televizyon izletilerek dikkatlerinin dağılmasına izin verme eğilimi kişiliksiz bir ebeveynlik yöntemi yaratır.

Maalesef küçük çocuklar çoğu zaman insanlarla etkileşimi yok eden teknolojik bir balonun içine hapsolurlar

Sonuç

Çocuklara yeterince sevgi göstermemek onların sevdiklerini kaybetmekten çok korkmalarına yol açar. Bu da maalesef çocuğun etrafında olup bitenlere karşı sürekli alarm halinde olmasına neden olur.

Bir evde sevgisiz ve ilgisiz bir şekilde büyüyen çocuklar sürekli anksiyete yaşarlar. Sürekli sevilme ve güvende olma gibi ihtiyaçlarını tatmin edebilecekleri duygusal ilişkiler ararlar.

Çocukların sürekli ilgiye ve sevgiye ihtiyaçları olduğunu unutmamak önemlidir. Sevgi gösterme belirtileri kişiliklerinin oluşmasında belirleyici rol üstlenir. Ayrıca beyin gelişimlerini de destekler.

Sevgisizlik, duygusal toyluk, bencillik ve kimlik sorunları gibi özellikleri olan güvensiz bir kişiliğin oluşmasına yol açabilir. Çocuklar sevgisiz bir ortamda büyüdüklerinde insanlarla kurdukları ilişkileri dengeli bir şekilde sürdürmekte zorlanırlar ve genellikle büyük değer çatışmaları yaşarlar.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.



Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.