Kronik Kaygı Bozukluğu: Sağlığınıza 3 Etkisi Nedir ve Nasıl Mücadele Edilir?

Kronik kaygı bozukluğu sizi psikolojik olarak etkilemekle kalmaz, aynı zamanda fiziksel sağlığınıza da müdahale ederek bağışıklık sisteminizi bile zayıflatabilir.
Kronik Kaygı Bozukluğu: Sağlığınıza 3 Etkisi Nedir ve Nasıl Mücadele Edilir?
José Gerardo Rosciano Paganelli

Yazan ve doğrulayan doktor José Gerardo Rosciano Paganelli.

Son Güncelleme: 10 Eylül, 2018

Kronik kaygı bozukluğu günümüzde oldukça sık rastlanan psikolojik bir sorun. Tahmin edebileceğiniz gibi, bu sorun stres ve baskıyla karakterizedir.

Her gün ondan muzdarip olan kişide çok fazla fiziksel ve duygusal tükenmişliğe neden olabilen bir semptom olan anksiyete, kronik kaygı bozukluğu ile benzer özellikler gösterir.

Kronik kaygı bozukluğu, her gün karşılaştığınız dipsiz bir çukur gibi hatta gerçekleşmemiş şeyleri veya geçmişte olanları düşünmeden duramadığınız bir zihinsel fırtına gibidir.

Zihniniz belli şeyler üzerinde düşünerek acı çekmeye ya da takıntı yapmaya karar verdiğinde, bu durum üretkenliğinizi zayıflatır. Sonuç olarak da yaşam kalitenizi azaltır.

Endişelenmenin problemlerle başa çıkmak için yararlı bir yöntem olmadığını göz önünde bulundurmak önemlidir.

Neden mi? Çok fazla endişelendiğinizde, kendinizi çaresiz hissetmeye başlarsınız ve olumsuzluklar etrafınızı kaplar. Çözüm yolları üretemezsiniz çünkü pratik düşünmeye odaklanamazsınız.

Önemli bir noktayı hatırlamak da önemlidir: Kronik kaygı bozukluğunun sağlığa çok büyük etkisi olabilmektedir.

Bu kronik bozukluğun sağlığa olan etkilerine ve bu etkileri nasıl azaltabileceğinize bir göz atalım.

1. Kronik kaygı bozukluğu nedeniyle kas gerilmesi

boyunda kas gerginliği

Bu durum daha önce herkesin başına gelmiştir. Gün sonunda boynunuzun ve çenenizin kasıldığını ve acı verdiğini hissedersiniz.

Pek çok kez, kaygı bozukluğunun tetikleyebileceği biyolojik reaksiyonlardan haberdar değilsinizdir.

  • Gün boyunca çok fazla kaygılandığınızda, beyniniz stres hormonu olan kortizolü kan dolaşımınıza bırakır.
  • Kortizol hormonu sizi savaşmaya veya kaçmaya hazırlar.
  • Ayrıca, beyniniz tepki gösterebilmeniz için kaslarınıza enerji ve kan göndermeye başlar.
  • Bu da, baş ağrısı, karın ağrısı ve baş dönmesinin yanı sıra kaslarınızda ve eklemlerinizde gerginliklere neden olur.

Kas gerginliğini azaltmak için ne yapabilirsiniz?

Gerginliğin sebebinin aşırı kaygılanmak olduğunu biliyorsunuz. Bu yüzden, yapmanız gereken bu saplantılı ve neticesiz düşüncelerden kurtulmaya çalışmak olmalıdır.

Anksiyetenin, kaygının ve stresin etkilerini azaltmak için aşağıdaki ipuçlarını uygulayabilirsiniz:

  • Yüksek tempolu, kısa süreli egzersizler. Enerjiyi serbest bırakmanız, yönetmeniz ve zihninizi sakinleştirmek için vücudunuzu kullanmanız gerekir.
  • Kendinize en iyi uyan egzersizi seçebilirsiniz ancak kaslarınıza kramp girmemesi için dikkatli olmanız gerektiğini unutmayın.
  • Mekik çekmek, koşu bandında yürümek ve hatta zumba yapmak bile son derece yardımcı olabilir.

2. Kronik yorgunluk ve kaygı

düşünen erkek

Bu, bir noktada çoğu insanın başına gelir. Nasıl başa çıkacağınızı bilmediğiniz zihinsel ızdırap, anksiyete ve kaygı sonunda vücudunuzu etkiler.

Tüm enerjinizi tüketen, ruhunuzu emen ve hatta günlük aktivitelerinizi gerçekleştirme isteğinizi azaltan şey zihninizdir.

Yavaş yavaş, o kısır ve yorucu döngünün kurbanı olursunuz. Fiziksel yorgunluk ve kronik kaygı bozukluğunuz sizi hapseder.

Yorgunluğun etkisini azaltmak için ne yapabilirsiniz?

Kaygılarınızla başa çıkmanın olumlu bir yolu, “zamanlanmış kaygı vakti” olarak bilinen şeyi uygulamaktır. Bu aşağıdaki gibidir:

  • Gün içerisinde, zihninizi meşgul eden sorunlara bir çözüm bulabilmek için zaman ayırın.
  • Moralinizi bozan bir düşünce ortaya çıktığında, kendinize şunu söyleyin: “Şimdi bütün enerjimi senin için harcayamam, işim bittiğinde seni düşüneceğim.”
  • Bütün endişeleriniz için bir çözüm yolu bulabilirsiniz. Eğer sıkıntınızın bir çözümü yoksa, onun için enerjinizi ve zamanınızı harcamanın da hiçbir anlamı yoktur.
  • Bunların yanı sıra, sıkıntılarınızı ve kaygılarınızı hiçbir zaman yatağa taşımayın.

3. Kronik kaygı bozukluğu bağışıklık sisteminizi zayıflatır

bağışıklık sistemi

İş yerindeki bir proje, röportaj veya konferans hakkında kaygılanmak hem doğal hem de anlaşılabilir bir durumdur.

Asıl sorun, kaygının günlük hayatın bir parçası haline gelmesi ve bütün düşüncelerinizi işgal etmesidir.

  • Eğer bu yansımalar ve endişeler her zaman olumsuz ise, sağlığınız üzerinde doğrudan bir etkisi olabilir.
  • Stres sadece kortizol seviyelerini yükseltmekle kalmaz, aynı zamanda adrenalini de yükseltir.
  • Beyniniz tepki göstermesi gereken bir tehdit olduğuna inandığı için tüm vücudunuzu “tetikte” tutmaya çalışır.
  • Kaygı halinde, tüm biyolojik kaynaklarınız ve enerjiniz, kaslarınıza ve beyninize gider. Bağışıklık sisteminiz gibi diğer sistemler tamamen ihmal edilir.
  • Bu, vücudunuzun virüslere ve bakterilere tepki göstermeyi bırakması demektir. Bu yüzden, enfeksiyonlara, soğuk algınlığına, alerjilere karşı daha hassas ve savunmasız hale gelirsiniz.

Bağışıklık sisteminizi nasıl güçlendirirsiniz?

Bugün sizi kaygılandıran şeyleri yarına taşımayın. Olumsuz düşüncelerinizin büyümesine ve çözümü zor bir hal almasına izin vermeyin.

Stres ve anksiyete sizi ele geçirdiğinde, taze ve doğal ürünler tüketerek ve doymuş yağlar bakımından yüksek olan önceden pişirilmiş gıdalardan uzak durun.

Sosyal olun, sizi kaygılandıran olaylar hakkında insanlarla konuşmaktan çekinmeyin ve odağınızı değiştirmek için arkadaşlarınızla zaman geçirin. Saplantı haline getirdiğiniz ve olumsuz olduğunu düşündüğünüz şeyleri gözünüzde büyütmeyin.

Her gün en az yarım saat dışarıya çıkarak egzersiz yapın. Nefes alın, kan dolaşımınızı hızlandırın, kas gerginliğini azaltın ve zihninizi olumsuz düşüncelerden özgürleştirin.

Son olarak, kronik kaygı bozukluğu ile pek çok farklı yolla mücadele edebileceğinizi öğrenmiş oldunuz. Size en iyi gelen yöntemi seçin ve mutlu bir hayatın tadını çıkarmak için sorunlarınızı çözmeye başlayın.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.



Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.