Şeker Yemeyi Bıraktığınızda Yaşayacağınız 7 Değişiklik
Şekerin bağımlılık yaratması ve sağlık üzerinde zararlı etkileri olduğu bilinen bir gerçektir. Sofra şekeri, karaciğer için olduğu kadar pankreas için de risklidir. Bu nedenle pek çok insan şeker yemeyi bırakmaya çalışmaktadır.
Şeker tüketmenin sebep olabileceği sorunlar arasında aşağıdakileri sayabiliriz:
- Obezite
- Diyabet
- Baş ağrısı
- Kalp sorunları
- Krom eksikliği
- Diş problemleri
- Bağışıklık sistemi sorunları
Bu zararlı etkilerin bilinmesine rağmen, şeker tüketimimizi azaltmak ya da yok etmek tütün veya alkol bağımlılığını bırakmak kadar zor olabilir. Bu nedenle, bunu azar azar zamanla yapmak en iyisidir.
Bu hafta, günlük diyetinizden şekerli gazozları çıkarabilirsiniz. İkinci hafta paketli meyve sularını tüketmekten vazgeçebilirsiniz.
Bugünkü yazımızda, şeker yemeyi bırakmanın faydalarından bahsedeceğiz.
Ayrıca bakınız: Esmer Şeker İle Ölü Hücrelerden Kurtulun
Şeker yemeyi azaltmanın veya bırakmanın faydaları
1. Kalp sağlığınız iyileşir
Aşırı şeker tüketimi ile ilgili en önemli problem, hipertansiyon ve aritmi gibi sorunlara yol açabilmesidir.
Şeker yemeyi azaltarak veya tamamen bırakarak kardiyovasküler sağlığınızda ortaya çıkabilecek riskleri ortadan kaldırabilirsiniz. Şeker tüketmemek yetersiz beslenmeyi önler.
2. Diyabet olma riskinizi azaltırsınız
Şeker tüketimini ortadan kaldırırsanız diyabet riskiniz önemli ölçüde azalır. Diyet veya şekersiz gazlı içeceklerin de aynı şekilde zararlı olduğunu bilmek sizin için önemlidir.
Çünkü “şekersiz” terimi sadece sukraloz içermedikleri anlamına gelir. Bu da bu içeceklerin diğer tatlandırıcılar ve kimyasallar bakımından zengin oldukları anlamına gelir.
En sağlıklı seçenek su içmek ve taze meyve yemeyi tercih etmektir.
3. Ruh haliniz iyileşir
Şeker tüketmeyi bırakmanın bir diğer faydası ise kendinizi daha iyi hissedecek olmanızdır. Gün içerisinde tükettiğiniz bir adet gazlı ve şekerli içecek bile sizi depresif bir duruma sürükleyebilir ve anksiyetenizi artırabilir.
Ayrıca bakınız: Kan Şekeri Problemi İçin 5 Bitkisel Tarif
Tatlılar, şekerli içecekler, işlenmiş etler ve rafine karbonhidratlar gibi diğer ürünler de gazozlar ile aynı etkilere sahiptir. Bunun nedeni şekerin mide ve beyin arasındaki bağlantıda bir bozulmaya neden olmasıdır. Bu da anksiyeteye neden olabilir.
Zamanla, şeker bakımından zengin olan gıdaları sürekli tükettikçe bu durum depresyon ve anksiyetede kısır bir döngüye yol açacaktır. Bu nedenle şeker yerine sağlıklı alternatifler aramak ve gerekirse bir beslenme uzmanına danışmak önemlidir.
4. Uyku kaliteniz artacaktır
Yeterince uyumak ve dinlenme kalitenizi artırmak vücudunuzun enerjini seviyesini artıracaktır. Bu da cildinizin dokusunu iyileştirmek ve hücrelerinizi yeniden oluşturmak için çok önemlidir. Vücudunuzun kendisini yenileyebilmesi için geceleri 8 ile 9 saat arasında uyumanız gerektiğini unutmayın.
Çok fazla şeker yediğinizde, glikoz seviyenizi değiştiren uykusuzluk dönemleri yaşayabilirsiniz. Bu nedenle, şeker tüketiminizi azaltmanız hem uyku kalitenizi artırmak hem de enerjinizi depolamak açısından faydalı olacaktır.
Vücudunuz tam uyku döngüsünü gerçekleştiremediğinde sağlığınız bu durumdan etkilenir. Diğer bir deyişle, erken uyanırsanız veya daha az uyursanız aşağıdaki sonuçlar ortaya çıkabilir:
- Göz altlarında torbalar oluşabilir.
- Enerjinizi toplayamazsınız.
- Vücudunuzda yağ birikmeye başlar.
- Yorgunluğunuz daha belirgin hale gelir ve erken yaşlanma süreci başlar.
5. Hafızanız güçlenecektir
Bir şeyleri aklınızda tutmakta zorlanıyor musunuz? Yapmanız gereken her şeyi hatırlayamıyor musunuz? Cevabınız evet ise belki de şeker tüketiminizi azaltmanız veya ortadan kaldırmanız gerekir.
Şeker bilişsel yeteneklerinizi değiştirir ve metabolik sendroma neden olur. Metabolik problemler sadece obeziteye neden olmaz aynı zamanda beyin kapasitesini de etkiler.
Hafızanızda problemlerinizi çözebilmek için en iyi yöntem düzenli egzersiz yapmaktır. Bu şekilde şekerin size verdiği enerjiyi yakarsınız ve beyniniz doğru çalışmaya hazır olacak.
Hafızanızı nasıl geliştirebileceğinizi öğrenmek için diğer yazılarımıza başvurabilirsiniz.
6. Daha genç görünmeye başlarsınız
Şeker vücuda su kaybettiren bir etkiye sahiptir çünkü ciltteki yağların üretimini arttırır. Bu anlamda şeker tüketimini kesmek daha genç görünmenize yardımcı olacaktır.
Şekeri hayatınızdan çıkardıktan sadece bir hafta sonra aşağıdakileri fark edeceksiniz:
- Cildiniz güzelleşir.
- Ayrıca, cildinizin ürettiği yağ azalır hatta kaybolur.
- Cildiniz daha nemli ve daha yumuşak görünür.
- Kırışıklıklar yumuşar.
Şeker yerine bal kullanmaya başlarsanız cildiniz daha nemli olur. Fazla kalori almadan aynı etkiyi elde etmek için ballı yüz veya vücut maskeleri seçebileceğinizi de unutmayın.
7. Kendinizi daha enerjik hissedersiniz
Şeker enerjinizin azalmasına ardından da yorgunluk ve ağırlık hissine neden olur.
Her gün şeker tüketirseniz vücudunuz yiyecekleri sindirmekte zorlanabilir bu nedenle de yiyeceklerden gerekli enerjiyi almakta sorun yaşayabilir.
Ağırlık hissini ve yorgunluğu azaltmak için şekeri azaltmak ya da diyetinizden tamamen çıkarmanız gerekiyor. Bunu yaptıktan bir hafta sonra, her gün daha enerjik olduğunuzu ve genel sağlığınızın arttığını göreceksiniz.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Karanja, N. M., Obarzanek, E., Lin, P. H., McCullough, M. L., Phillips, K. M., Swain, J. F., … Hoben, K. P. (1999). Descriptive characteristics of the dietary patterns used in the Dietary Approaches to Stop Hypertension trial. Journal of the American Dietetic Association. https://doi.org/10.1016/S0002-8223(99)00412-5
- Lustig, R. H., Schmidt, L. A., & Brindis, C. D. (2012). The toxic truth about sugar. Nature. https://doi.org/10.1038/482027a
- Grimes, C. A., Riddell, L. J., Campbell, K. J., & Nowson, C. A. (2014). Dietary salt intake, sugar-sweetened beverage consumption, and obesity risk. World Review of Nutrition and Dietetics. https://doi.org/10.1159/000356352