Virüsler Neden Daha da Güçleniyor?
İnsan organları giderek değişir; mikroorganizmalar için de aynı şey geçerlidir. Sonuçta, hepsi hayatta kalma uğrunadır. Diğer bir deyişle, virüsler, taşıyıcıyı istila edebilmek ve orada hayatta kalabilmek için daha güçlü olmak durumundadır.
Virüsler ve bağışıklık sistemi nasıl çalışır?
Virüs, insan hücresinden yüz kat daha küçük bir mikroorganizmadır. Gezegenimizde bulunan en yaygın biyolojik varlıktır. Onun amacı, vücudunuzun girdiğinde sağlıklı hücrelere “saldırmak”tır.
Bağışıklık sistemi o zaman virüsü işgalci olarak algılar ve hücrelere erişmeden önce onu yok etmek için aktive olur. Bu gerçekleşmezse, “enfeksiyon” olarak bilinen süreç başlar.Mikroorganizma bir hücreyi ele geçirdikten sonra, daha fazla oluşturmak için çoğalabilir. Bu, virüsün ne kadar hızlı olduğuna ve bağışıklık sisteminin ne kadar yavaş harekete geçtiğine bağlıdır.
Enfeksiyonlar hızlı bir şekilde yayılabilir ve mikroorganizmalar hücreleri bırakıp onları yok ederken diğerlerine de bulaşabilir.
Bağışıklık sistemimiz bu işgalcileri öldürme konusunda çok etkilidir. Örneğin, ateş ve kusma vücudun savunma mekanizmalarının tepkileri arasındadır.
Ayrıca, insan vücutları sonradan elde edilen bağışıklığa sahiptir. Vücut, kızamık, suçiçeği ya da kabakulak gibi daha önceden karşılaştığı virüsleri hatırlar çünkü onlara karşı hayat boyu bağışıklık geliştirmiştir.
Aşı olduğunuz zaman, vücuda çok küçük miktarda virüs verilir ve böylece onunla etkin bir şekilde savaşmayı öğrenmesi sağlanır. Mesela, bazen grip aşısı olduktan sonra grip olmanızın nedeni budur. Vücut böylece gerçek virüse karşı etkili direnç geliştirir.
Ayrıca bakınız: Zika virüsü hakkında bilmeniz gereken 10 şey
Virüsler neden güçleniyor?
Antibiyotiklerin yanlış kullanımı ya da istismarı, göç (genellikle turizm yoluyla) ve küresel ısınma virüslerin ve bakterilerin güçlenmesinin ana nedenleri gibi duruyor.
Ayrıca, her gün daha hızlı yayılan yeni mikroorganizmalar da ortaya çıkıyor. Bunun yanı sıra, hafif sistit belirtileri ya da ateşten sonra genellikle kendi kendimize ilaç aldığımız için, bu türler yok olmamak adına mutasyona uğrar.
Doktorlar, diğer tedavilerin yetersiz olduğu durumlarda hastalara antibiyotik yazar. Bunun dezavantajı, ilaçların daha hızlı işe yaraması için daha yüksek dozlarda alınması gerektiğidir.
Virüslerin yaşam döngüsü öyle hızlandı ki, ilaç endüstrisi artık bununla başa çıkamıyor.
Oluşturdukları her antibiyotik için, ona direnecek bir bakteri ya da virüs vardır. Bu mikroorganizmalar çok akıllıdır ve hayatta kalmak için ellerinden gelenin en iyisini yaparlar. Bir panzehir aldıklarında, bununla “zorlama” aracılığıyla uğraşmaya başlarlar. Bunlar, telefonunuza ya da bilgisayarınıza yüklediğiniz güncellemeler gibidir.
Gittikçe Daha Ölümcül Olan Virüsler
Bağışıklık sisteminiz virüsleri düşman olarak algılar ve buna göre davranır. Ancak, bazen bu istenmeyen misafirlerin etkilerine karşı koymak için gerekli bilgilere sahip değildir.
Örneğin, 1918 İspanyol gribi, hastalığa yakalananların % 2.5’ini öldürdü. Daha sonra, sarı humma etkilenenlerin % 20’sinin, çiçek hastalığı % 30’unun ve Ebola hemorajik ateşi % 90’ının ölüm nedeni oldu.
Günümüzde, hepimiz daha hızlı enfekte oluyoruz ve virüsler daha kısa zamanda daha fazla ölüme neden oluyor.
Dünya çapında yaklaşık 350 enfeksiyon hastalığı vardır ve her 18 ayda bir yeni bir tanesi ortaya çıkar. Bu sürecin sorumlusu modernitedir. Hava yolculuğu, küresel ısınma, savaşlar, aşırı nüfus, diyet değişiklikleri ve kıtlık nedenlerinden sadece bazılarıdır.
Virüs hücreye yapışmadan önce harekete geçen ve mikroorganizmanın genetik maddesinin kendini taşıyıcıya enjekte etmesini önleyen yeni antiviral ilaçlar üretilmektedir. Ancak, bu, onların söz konusu virüsü yok ettiği anlamına gelmez. Sadece etkinliğini azaltırlar.
Virüsler ve bakteriler çok basit organizmalardır, ama büyük zarara yol açabilirler. Insanların onları tamamen yenmesi mümkün olmayabilir; amaç bu süreçte sadece bir adım daha ileri gitmektir.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Kim, J., & Krueger, J. G. (2017). Immunology. In Psoriasis, Second Edition. https://doi.org/10.1201/9781315119298
- University of Arizona. (2008). Microbiology and Inmunology. https://doi.org/10.1016/j.jallcom.2012.02.038
- Rodríguez., J. R. R. G. C. L. L. S. G. (2009). Inmunología Biología y Patología del sistema inmune. Cirugía Española. https://doi.org/10.1145/1186822.1073206
- Salk, J., Hilleman, M., Sabin, A., & Pleebes, T. (2016). El Sistema Inmunologico y Las Enfermedades Infecciosas.