En Kötü Fırtına Kişinin Kendi Zihninde Yarattığıdır
En kötü fırtına ve en kötü senaryo zihnimize sıkça işkence edebilir. Bu durumda duygularımızı dramatize eder ve daha yoğun yaşarız. Bir ayrılık yaşadığınızı hayal edin. Zamanında çok fazla şey yaşadınız, dünyanın sonu gelmiş gibi hissettiniz.
Peki yaşadığınız durumu şimdi nasıl değerlendiriyorsunuz? O kadar da kötü olmadığını ve fazla abarttığınızı fark etmişsinizdir. Bunun sebebi en kötü fırtınanın başınıza gelen bir olay olmaması, zihnimizde yarattığımız algı olmasıdır.
Kaçmaktan zorlandığımız en kötü fırtına
Böyle bir kısır döngünün içine düşmek neden bu kadar kolaydır? Neden daha fazla acı çekmemize sebep olacak şekilde, başımıza gelenleri abartarak yaşamaya eğilimliyiz? Cevap çok basittir. Kendimize işkence etmeye ve her durumu abartmaya eğilimliyizdir. Buna ek olarak başımıza gelen, gelecek ve gelmiş olan olumsuzluklara yoğunlaşırız.
Bu şekilde düşüncelerimiz kontrolümüzden çıkar ve en olumsuz olanlar zihnimizin büyük bir kısmını işgal eder. Bu durumda suçun büyüğü duygularımızda olsa da bunun asıl sebebi duygularımızı doğru bir şekilde kontrol etmeyi bilmiyor olmamızdır.
Kendimize zaman tanımak ya da zihnimizi boşaltmak yerine hislerimizin bizi kontrol etmesine izin verip hayal gücümüzü serbest bırakıyoruz.
Şu da ilginizi çekebilir: Sağlıklı Bir Zihin için 5 Egzersiz Yöntemi
İlk başta verdiğimizi örneğe tekrar bakalım. Yine bir ayrılık yaşadığınızı düşünün. Bu durumda ilişkiyi bitiren sebepler hakkında düşünüp durarak kendinize işkence etmeniz çok muhtemeldir. Aklınız, partnerinizin sizi aldatmış olduğu fikrine ya da ilişkinizin ne kadar gerçek olduğu hakkındaki şüphelerinize odaklanır ve gelecekle ilgili korkular üretir.
O anda o kadar yoğun şeyler hissedersiniz ki partnerinizden ayrı kalmaktan korkarsınız. Yanınızda o olmadan hayatınıza devam edeceğinizden çok korkarsınız. Ancak bilmeniz gereken şey, er ya da geç bu düşüncelerin hepsinin yok olacağı ve düşündüğünüz her şeyin uzak geçmişte birer hatıra olarak kalacağıdır.
Gerçeği olduğu gibi görün
Hislerimiz ve duygularımız gerçeği olduğu gibi görmemizin önüne geçer; düşüncelerimiz, korkularımız ve fikirlerimizle mantıksız bir şekilde gerçeği bulandırırız. Ancak bir zaman geçtikten sonra düşünmek için daha fazla yerimiz olur. Bu da başımıza gelenleri başka bir bakış açısıyla yorumlamamıza imkan verir.
Bu noktada artık sıkıntılı ya da üzgün değilizdir. Sinir olmak ve öfke bizi tüketmez ve her şeyi daha net bir şekilde görebiliriz. Zamanında ihtiyacımız olan şey de buydu. Buna rağmen kontrolümüzü kaybetmeyi ve kendimize işkence ederek acı çektirmeyi seçeriz.
Dünyanın sonu gelmiyor. Yalnızca olumsuzluklarla karşılaşınca ve bu olumsuzluklara kapılınca öyleymiş gibi hissederiz. Kendimizi böyle tüketmemiz gayet normal bir durumdur. Ne de olsa bu, hoş olmayan duyguların yarattığı doğal bir tepkidir. Bu düşünceleri kabul etmeyip serbest bırakırsak bizi zehirler.
Bu yazımıza da bir göz atın: Zihin Sağlığını Destekleyici 7 Yiyecek
Düşüncelerinizi denetlemenin önemi
Aklınızdan geçenler hakkında endişelemek çok yaygın bir durumdur. Ancak, düşüncelerinizi kontrol etmek ve onlardan vazgeçebilmek için kendinizi nasıl gözlemleyeceğinizi bilmek, kendinize daha çok güvenmenize ve bir koas ortamında çözümler bulabilmenize yardım edecektir.
Haydi hayalimizde canlandırma egzersizi yapalım.
Zihninizdeki fırtınanın çok dağınık bir oda gibi olduğunu düşünün. Odayı toplamadığınız zaman eşyaları bir yerden başka bir yere götürüp durursunuz. En sonunda eşyaları ordan burdan alıp durdukça kaos daha da büyüyecektir.
Peki bunun çözümü nedir? Her şeyi azar azar düzenlemeye başlamanız gerekiyor. Her şeyi ait olduğu yere koyun. İşiniz biraz zor, ancak gereksiz yere yer kaplayan bazı şeylerin olduğunu bile fark edebiliriz. Peki ya bunlardan kurtulursak?
Bu basit ve pratik hayalde canlandırma egzersizi aklınızda dönüp duran bütün bu korkutucu düşünceleri bir düzene sokmanıza yardımcı olacaktır. Karmaşık bir durum olsa da pratik yaparak sonuçlardan büyük fayda sağlayabilirsiniz.
Aklınızı boşaltın, gözlerinizi açın ve bir şeyler eklemeden gerçeği olduğu haliyle görün. Kendi hayal gücünüzle bir fırtına yaratmayın.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- WINOGRAD, M., & JABLONSKI, B. (2012). Psicologia clínica. Volume 24; No1. https://doi.org/10.1080/10382046.2014.967113
- Matlin, M. W. (2004). Psicologia Cognitiva. Journal of Personality. https://doi.org/10.1007/SpringerReference_11315
- Oliveira, I. De. (2010). Estudos de Psicologia. Estudos de Psicologia. https://doi.org/10.1590/S1413-294X2003000200015
- Payás Puigarnau, Alba. (2008). Funciones psicológicas y tratamiento de las rumiaciones obsesivas en el duelo. Revista de la Asociación Española de Neuropsiquiatría, 28(2), 309-325. Recuperado en 16 de febrero de 2019, de http://scielo.isciii.es/scielo.php?script=sci_arttext&;pid=S0211-57352008000200005&lng=es&tlng=es.