Prelingual Sağırlığı Tedavi Etmek İçin Gen Terapisi

Gen terapisiyle varlıkları prelingual sağırlık gelişimine yol açan kusurlu genlerin işlevlerini düzeltmek veya onların yerini alacak genler sağlamak amaçlanır.  
Prelingual Sağırlığı Tedavi Etmek İçin Gen Terapisi

Son Güncelleme: 22 Ocak, 2021

Gen terapisi, prelingual sağırlık için çözüm olabilir. Bu tedavi, koklear implantların kullanımının yerine geçebilir. Hatta hayvanlarda yapılan bazı çalışmaların sonuçları olumlu olmuştur.

Gen terapisini daha önce duymuş muydunuz? Peki ya prelingual sağırlık? Bu hastalığı tedavi etmeyi denemek için kullanılacak olan bu yeni tedavi yöntemini anlamak için bu iki kavramı anlamanız gerekiyor. O halde gelin ne anlama geldiklerini keşfedelim.

Gen terapisi tıbbın yeni bir alanı

yüzen kromozomlar
Gen terapisi kalıtsal hastalıklara neden olan hatalı genlerin yerini almayı amaçlıyor.

İnsan genomuna dayalı tedaviler, kanser gibi belli bazı hastalıkların tedavisinde giderek daha fazla popülarite kazanıyor. Bu terapi, genomda hastalıklara yol açabilecek değişiklikleri düzeltmek için genlerin devreye sokulmasından oluşuyor.

Gen, DNA’nın, vücutta belli bir proteini sentezlemek için gerekli bilgileri içeren kısmıdır. DNA’nın bu kısmı, mutasyonlar ve kusurlu proteinlerin kodlanması gibi değişikliklere uğrayabilir. Bunlar hastalıkların ortaya çıkmasıyla sonuçlanan türden değişikliklerdir. İşte gen tedavisi bu kusurları düzeltmeyi amaçlıyor.

Ancak insanlarda yapılan gen terapisi testleri hızla ilerlemiş olsa bile hala cevaplanmayı bekleyen birçok soru var. Örneğin, bilim adamları terapötik genlerin kendilerinin hastalığa neden olup olamayacağını merak ediyorlar. Ayrıca tedavinin etik sınırları hakkında da soru işaretleri var.

Prelingual sağırlık nedir?

İşitme kaybı (tamamen veya kısmi olarak) yani duyma yetersizliği doğumdan itibaren mevcut olduğunda buna prelingual sağırlık denir. Doğuştan gelme bir durumdur ve kalıtsal olabilir. Genellikle bu tür işitme bozukluğu o kadar şiddetlidir ki çocuğun, amplifikasyon olsun olmasın, kulak yoluyla dilsel bilgiyi işlemesi mümkün değildir.

Çocukluk çağındaki sağırlıkların %80’i doğumda zaten mevcuttur. İlginçtir ki sağır çocukların çoğu normal bir şekilde işitebilen ailelerden doğar.

Prelingual sağırlık için güncel tedaviler

kulak iç yapı
İşitme cihazları ve koklear implantlar sayesinde popülasyondaki sağırlık sorunları büyük ölçüde çözülmüştür.

Şu anda bu tür işitme kaybı olan bebeklerin işitme cihazı kullanması gerekmektedir. Ancak bu, tüm vakalar için iyi bir çözüm değildir ve bu yüzden bazı insanların ameliyat olması gerekir.

Bu cihazları, kulağınıza yerleştirdiğinizde elektrik dalgalarını ses dalgalarına dönüştürürler. Dairesel ve ayarlanabilir kayışı sayesinde, insanlar, ses alımını iyileştirmek için kulaklarına kolayca takabilirler.

İnsanların, tanıdan sonra en kısa sürede, amplifikasyon için bir işitme cihazı takmaya başlamaları gerekir. Yukarıdaki yöntemler iyileştirme sağlamazsa o zaman hastaya koklear implant yapılması gerekebilir.

Gen terapisi ve prelingual sağırlık

Tıpta pek çok gelişme yaşanıyor. Araştırmacılar sağırlık tedavisi için tamamen farklı bir perspektiften gen terapisi uygulamanın mümkün olup olmayacağını merak ediyorlar. Yani koklear implantlara veya işitme cihazlarına gerek kalmamasını kastediyoruz. Ancak bu teknikler hala hayvanlar üzerinde deneniyor.

Bu tip gen tedavisinin uygulandığı iki araştırmanın sonuçları yayınlandı. Araştırmacılar işitme sorunlarının tedavisi için ilginç sonuçlar elde etmiş gibi görünüyorlar.

Şimdi iki araştırmayı da sadece genetik kökenli işitme hastalıklarıyla ilgili olacak şekilde yönlendiriyorlar. Bu değişiklik şu anda dünyadaki 125 milyondan fazla insanı etkiliyor.

Bu tedavinin zor kısmı, organizmalara sağlıklı genlerin tanıtılması için virüslerin kullanılmasından kaynaklanıyor. Yani bu mikroorganizmaların kulak hücrelerine girmeleri mümkün olmayabilir.

Yayınlanan makalelerden birinde, floresan protein üreten bir genin, bir virüsün sentetik varyantı kullanılarak fare kulağı hücrelerine nasıl sokulduğu açıklanıyor. Bir başka olumlu sonuç da bu tedavi türünün hiçbir yan etkisinin olmaması.

Okuduğunuz için teşekkürler.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Lastra, O. L. V. (2006). Terapia génica. Medicina Interna de Mexico.
  • Rozalén, J., Ceña, V., & Jordán Joaquín. (2003). Terapia génica. Vectores de expresión. Ambito Farmaceutico.
  • Izquierdo, M. (1999). Terapia genica. Revisiones En Cancer.

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.