Disleksi Tanısı Konma Süreci Nasıl Gerçekleşir?

Patolojiyi belirlemek için spesifik görüntüleme yöntemleri olmadığından disleksi tanısının konması kolay bir iş değildir. Peki, disleksi tanısı nasıl konur? Öğrenmek için okumaya devam edin. 
Disleksi Tanısı Konma Süreci Nasıl Gerçekleşir?

Son Güncelleme: 28 Ekim, 2020

Disleksi tanısı koymak, bazılarının düşündüğü kadar kolay değildir. Aslında yoğun ilgiyi hak eden kapsamlı bir süreçtir. Nitekim, sağlık profesyonelleri, olası tedavi seçeneklerinin ve gelecekteki yaklaşımların kapısını açtığından, bozukluğun var olup olmadığını belirlerken acele etmezler.

Disleksi olan bir kişinin yaşam kalitesi iki şeye bağlıdır. Öncelikle, hastalığın ne kadar erken tespit edildiği önemlidir. İkincisi de çevrelerinden aldıkları destektir. Multidisipliner terapiler, hastayı normal ve sosyal hayata dahil etme arayışı esnasında anahtar görevi görürler.

Disleksi nedir?

Disleksi tanısı konmadan önce, hastalığın ne olduğunu tanımlamak önemlidir. Disleksi, kısaca, çocukluk çağında ortaya çıkan bir öğrenme bozukluğu (özellikle okurken ve yazarken) anlamına gelir. Her yaşta çocuktan beklenen belirli parametrelerdeki başarı eksikliğiyle ilişkilidir.

Bu hastalığın oldukça çarpıcı bir yönü var. Temelde bu hastalığı yaşayanlara dışarıdan bakıldığında, genellikle dışarıdan fark edilebilecek bir sorun yoktur. Bir başka deyişle, öğrenme süreçlerinde, bir başarısızlığın varlığını belirleyen fiziksel veya zihinsel değişiklikler olduğu anlaşılmaz.

Disleksik bir çocuk için alfabenin her harfini tanımlamak ve ayırt etmek çok zordur. Kelimelerin sesleri de onlara oldukça garip gelir.

Ne okuduklarını bilmekle ilgili ciddi bir zorluk yaşarlar, heceleri değiştirirler, yerine başka bir şey söylerler ve onları çarpıtırlar. Metinleri yorumlamanın kendileri için ne kadar zor olduğunu fark ettiklerinde, okuma hızları daha da yavaşlar.

Bazı yazarlar burada başlıca sorunun mesajı çözmekte yetersiz kalınması olduğunu belirtirler. Temelde disleksik bir çocukta, başkalarının konuşmak için kullandığı kodu anlama yeteneği gelişmemiştir. Sonuçta kullandıkları kelimelerin uygun anlamlarını göremezler.

Disleksi tanısı: Dikkat etmeniz gereken semptomlar

Disleksi tanısı, temelde sağlık profesyonellerinin yaptığı yoruma bağlı olduğundan karmaşıktır. Günümüzde tanıyı tam olarak doğrulayan bir test yoktur. Bu nedenle, bireyde bozukluğun varlığını gösteren belirli kriterler bulunmalıdır. Gelin, bu kriterlerin neler olduğuna bir göz atalım.

Okumada zorluk

Bu belki de durumun ilk ve en belirgin işaretidir. Dislekside çocuk kötü bir şekilde okur çünkü kelimelerin anlamını anlamak için pek çok yanlış yönteme başvurur.

Bir harfin yerine diğerini koyar, heceleri değiştirir, kelimeleri ve sesleri döndürür ve çok yavaş okurlar. Okumayı bitirdikten sonra, metinde neyden bahsedildiğini anlamamış olabilirler. Bunun nedeni, alfabedeki seslerin, zihinlerinde halihazırda varolan bilişsel bir anlama karşılık gelmemesidir.

çocuk disleksi okul

Yazmayla ilgili sorunlar

Disleksik bir kişinin okuma zorluğu çekmesi kesinlikle yazma becerisine de yansır. Bir disleksik birey, yazarken düşüncelerini ifade etmeye çalıştığında pek çok hata yapma eğilimindedir. Örneğin, bazı harfleri atlar, heceleri değiştirir ve noktalama işaretlerini kullanmazlar (veya yanlış kullanırlar).

Kendilerini ifade etmek için gereken araçlara sahip olmadıklarından bu bireylerin söz dizimi çok zayıftır. Çoğu zaman tek yazabildikleri şey karalamalardır. Şüphesiz bu, yazmanın onlar için ne kadar zor olduğunu gösterir.

Harika bir zeka

Disleksik çocukların öğretmenlerinin, bu çocukların hemen hemen her şeyde (dil hariç) harika bir entelektüel kapasiteye sahip olduklarını fark etmeleri yaygın görülen bir durumdur. Bu çocuklarda hiçbir zeka geriliği yoktur. Aslında çocuklar bundan çok uzaktır. Hatta birçok alanda, gelişimleri beklenen parametreler içindedir.

Sözcüksel görevleri yapmada zorluk

Okul, disleksinin tespit edildiği temel yer olur. Burada, disleksik öğrenciler genellikle dille ilgili ödevlerini doğru bir şekilde tamamlamazlar. Örneğin, öğretmenleri, onlardan büyük harfleri göstermelerini veya belli bir sözcüğü bulmalarını isterse tamamen kaybolurlar.

Bir şeyleri sıraya koymada ve dizmede sorun yaşamaları, bazen daha matematiksel ve geometrik alanlara uzanır. Ancak bu, her zaman olmaz. Örneğin, bireyin çektiği zorluk bu alanlara da yansıdığında, o zaman çarpmayı veya haftanın günlerini sıraya koymayı öğrenmeleri mümkün değildir.

Davranış değişikliği

Okulda sorun yaşayan çocuklar, günlük yaşamlarını etkileyecek ölçüde şiddetli stres çekiyorlarsa disleksiden şüphelenilmesi olağandır. Akranlarının gelişimine kıyasla gelişimlerinde gecikme olması, tek başına, duygusal olarak onlara zarar vermeye yeter.

Ayrıca eğitim kurumlarında, davranış bozuklukları göreceli olma eğilimindedir. Yetişkinler, genellikle bir çocuğun sorunlarının öğrenmeye ilgi duymaması – ya da bunun tam tersi – nedeniyle geliştiğini var sayarlar.

Disleksik kişi, yavaş yavaş öğretmenlerin, nasılsa bir şey öğrenmeyeceği için üstünde zaman harcamamaları gereken başarısız, yavaş öğrenci kategorisine girer.

Aslında bazı hastalara, disleksi tanısından önce depresyon tanısı konur. Yanlış teşhis nedeniyle harcanan zamanın, bu kişilerin ihtiyaç duydukları profesyonel yardımı geciktirdiğini söyleyebiliriz. Hatta durumları için hiçbir yararı olmayan reçeteli ilaçlar aldıkları bile olur.

annesine sarılan çocuk

Kim disleksi tanısı koyar?

MRI gibi tamamlayıcı tanı yöntemleri veya beyin taraması gibi tanının konmasını sağlayabilecek herhangi bir yöntem olmadığından, tanıyı kimin koyduğunu ve bunu nasıl yaptığını merak etmek çok normaldir.

Öğrenme bozuklukları ve yaklaşımları alanında, eğitim psikologlarının, konuşma terapistlerinin ve nöropsikologların bu görev için eğitilmiş uzmanlar olduğunu söyleyebiliriz. Multidisipliner ekipler, testler ve değerlendirmeler aracılığıyla bir sonuca ulaşmak için yeterli kriteri toplayabilirler.

Sonunda sağlık ekibinin, kişinin teşhisini belgeleyen bir raporu imzalaması gerekir. Bir sonraki adım, hastanın ailesi ve genel çevresinin, bilgi edinme sürecini yolculuklarına adapte etmeyi taahhüt etmeleridir.

Kısacası, lokal okul veya sağlık merkezlerindeki psikopedagoji ofisiyle bir görüşme ayarlayıp onlara danışmaktan çekinmeyin. Bir ebeveyn veya bakıcı olarak, erken bir disleksi tanısı alarak, çocuğun gelecekteki gelişimini tamamen değiştirebilirsiniz.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Lorenzo, Susana Tamayo. “La dislexia y las dificultades en la adquisición de la lectoescritura.” Profesorado. Revista de Currículum y Formación de Profesorado 21.1 (2017): 423-432.
  • Luis Bravo, V., B. Jaime Bermeosolo, and G. Arturo Pinto. “Dislexia fonémica: decodificación-codificación fonémica y comprensión lectora silenciosa.” Infancia y aprendizaje 11.44 (1988): 21-34.
  • Artigas-Pallarés, J. “Dislexia: enfermedad, trastorno o algo distinto.” Revista de neurología 48.2 (2009): 63-69.
  • González, Juan Eugenio Jiménez, Celia Morales Rando, and Cristina Rodríguez. “Subtipos disléxicos y procesos fonológicos y ortográficos en la escritura de palabras.” European Journal of Education and Psychology 7.1 (2014): 5-16.
  • Coalla, Paz Suárez, et al. “Dificultades de escritura en niños españoles con dislexia.” Infancia y Aprendizaje: Journal for the Study of Education and Development 39.2 (2016): 291-311.
  • Jiménez-Fernández, Gracia, et al. “El papel del aprendizaje implícito en la lectura: Dislexia vs Retraso Lector.” AA. VV. Respuestas Flexibles en Contextos Educativos Diversos. Murcia: Consejería de Educación, Formación y Empleo (2012).
  • Artigas-Pallarés, J. “Problemas asociados a la dislexia.” Revista de neurología 34.1 (2002): 7-13.
  • Alves, Rauni Jandé Roama, et al. “Test para la identificación de Señales de Dislexia: Evidencia de la Validez de Criterio.” Paidéia (Ribeirão Preto) 28 (2018).

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.