Kanser ve Duygusal Etkileri

Tüm diğer kronik dejeneratif hastalıklar gibi kanser hastaları da hastalık sürecinden duygusal anlamda çok ciddi bir biçimde etkilenirler. Bu yazımızda, kanserin duygusal etkilerinin nedenlerini inceliyoruz.
Kanser ve Duygusal Etkileri
Montse Armero

tarafından incelendi ve onaylandı. psikolog Montse Armero.

Tarafından yazılmıştır Montse Armero

Son Güncelleme: 26 Mayıs, 2022

Kanser dünyada en yaygın hastalıklardan biridir. Sadece 2018 yılında 18.1 milyon yeni kanser vakası kayıtlara geçmiştir. Buna ek olarak kanser hastası sayısının önümüzdeki yıllarda daha da artacağı ve 2040 yılında bu sayının 29.5 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir.

Her ne kadar kansere yol açan sebepler çok farklı olsa da – genetik nedenler, enfeksiyonlar, radyasyon ya da kimyasal kanserojenler – yaşam tarzına bağlı vakaların oldukça yüksek oranlarda olduğu bilinmektedir.

Bu nedenle, sigara, alkol, hareketsiz bir yaşantı, kronik stres, obezite ve yetersiz beslenme gibi faktörler, doğrudan ya da dolaylı olarak kötü huylu tümörlerin gelişmesi riskini artırmaktadır.

Zaman içerisinde gelişen ve yüksek ölüm oranına sahip diğer pek çok hastalıkta olduğu gibi kanser de duygusal anlamda büyük etkilere sahip bir hastalıktır.

Hastalar Kanser Teşhisine Nasıl Reaksiyon Verirler?

Kanser tanısı konulan hastalar, kişiliklerine ve bunun kendileri için ne anlam taşıdığına bağlı olarak farklı farklı reaksiyon gösterirler. Moorey and Greer (1989)’e göre, hastalar kendilerini uyarlama tarzlarına göre tepki vermektedirler. Bunlardan en sık rastlanan beş tanesi şu şekilde sıralanmaktadır:

  1. Mücadele. Kişi hastalığa karşı proaktif bir davranış sergiler. Hastalıkla ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak ister ve tedavi sürecinde aktif bir biçimde rol oynar.
  2. Reddetme. Hasta, problem hakkında asla konuşmak istemez. Sanki böyle bir hastalığa hiç yakalanmamış gibi davranır.
  3. Kadercilik. İçinde bulunduğu durumu destekleyen bir veri olsun ya da olmasın, hasta kendisini mümkün olabilecek en kötü senaryoya göre hazırlar.
  4. Umutsuzluk. Hasta aşırı derecede olumsuz düşünceler içine girer. Bunun sonucunda da son derece depresif bir tablo ortaya çıkar.
  5. Endişe. Hasta, bu hastalıktan kaynaklanan belirsizlikleri yönetme konusunda büyük zorluklar yaşar.
kanser tanısı koyan doktor ve hastası
Kanser tanısı konulduğunda hastaların reaksiyonları farklılıklar gösterebilir. Hastalık ilerledikçe duyguları da değişim gösterebilir.

Hastaların Duyguları Zaman İçinde Değişir Mi?

İnsanlar fiziksel hastalığın farklı aşamalarından nasıl geçiyorlarsa, tıpkı bunun gibi düşünceleri, hisleri ve duyguları da zaman içerisinde değişir ve her aşamaya uyum sağlar.

Yani eğer bir hastalığın tedavisi bulunuyorsa hastanın tepki verme biçimiyle, kısmen bir iyileşme varsa bu durumdaki tepkisi farklı olacaktır. Benzer şekilde eğer hastalık nüksetmişse, eğer metastaz durumu ortaya çıkmışsa ya da eğer artık hastalık son safhasındaysa hastanın tepkisi değişecektir.

Bu nedenle, hastanın önceki kişiliğine ek olarak kanserin hangi aşamada olduğu büyük oranda kişinin psikolojik olarak alışma sürecini etkileyecek faktörlerdir.

Kanser Hastalarında Anksiyete ve Depresyon

Kanser hastalarında en yaygın görülen psikolojik reaksiyonlar anksiyete ve depresyondur.

Depresyon

Yapılan çeşitli çalışmalara göre incelenen hasta türü ve hastalığın aşamasına bağlı olarak kanser vakalarında depresyon oranı %4 ile %58 arasında değişmektedir.

Tüm veriler ortak olarak değerlendirildiğinde bu oranın ortalama %40 olduğu görülmektedir. Bu rakam Avrupa nüfusunun tamamındaki %3 ile %5 aralığındaki ortalama depresyon oranının çok üzerindedir.

Hastalığın yarattığı depresif tablo, hastanın semptomları kontrol altında tutmasını zorlaştırır ve hasta daha sık bir biçimde tedavi olmayı reddeder.

Bu nedenle hastanın çevresinde bulunan insanların depresyon semptomlarına alışkın olması ve bir psikoonkolog ya da hastaya duygusal destek olan kişiyle doğrudan iletişimin sürdürülmesi çok önemlidir.

doktor ve kanser hastası
Kanser hastalarında depresyon ve anksiyete çok sık görülen problemlerdir. Bu nedenle hastalık süresince duygusal destek son derece önemlidir.

Anksiyete

Kanser çoğu kez hastaların gergin hissetmelerine ve hatta bazen büyük bir korkuya kapılmalarına neden olur. Bunun en yaygın nedenleri şunlardır:

  • Teşhis aşamasında reaktif anksiyete.
  • Belirsizliği yönetme konusunda yaşanan sorunlar.
  • Daha önceden bulunan anksiyete durumlarının yeniden harekete geçmesi: korkular, panik ataklar, genel anksiyete ya da post travmatik stres.
  • Fiziksel acının ya da ağrının getirdiği korku.
  • Kontrolü kaybetme hissi.
  • Sürekli kederli olma durumu.
  • İlaç tedavileri nedeniyle anksiyete seviyesinde artış.
  • Aile ortamının içinde bulunduğu acının yol açtığı olumsuzluklar.
  • Tedavi korkusu (yan etkiler, ameliyatlar, fiziksel ve psikolojik sonuçlar).
  • Ölüm korkusu.

Duygusal Destek Önemlidir

Kanserin pek çok türünde son yıllarda kurtulma oranı yükselmiş durumdadır. Ancak yine de pek çok insan için ölümcül bir hastalık olma özelliğini korumaktadır.

Genellikle bir hastanın aileleri ve yakınları olarak testlerin ya da biyopsilerin sonuçlarına odaklanırız. Ancak bu esnada onun duygusal durumunu dikkate almayı unuturuz. Ancak yapılan çalışmalar hastaların bu açıdan da çok ciddi bir biçimde etkilenmiş olabileceklerini ortaya koymaktadır.

Bu nedenle aile bireylerinin ve hastaya en yakın kişilerin ona duygusal anlamda nasıl destek olabileceklerini öğrenmeleri gerekir. Bunu başarabilmek için özel bir eğitim alabilirler, bir terapiste başvurabilirler ya da psikoonkoloji alanında uzman bir kişiden destek isteyebilirler.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • García-Fabela, R. Prevalencia de depresión en una población de pacientes con cáncer (2010). Gaceta mexicana de oncología, Vol. 9 (3), 89-93. [último acceso el 10/05/20]. Disponible en: http://www.gamo-smeo.com/temp/GAMO%20V9%20No%20%203%20mayo-junio%202010.PDF#page=6
  • Gil, F.L., Costa, G., Pérez, F.J., Salamero, M., Sánchez, N. & Sirgo, A. (2008).  Adaptación psicológica y prevalencia de trastornos mentales en pacientes con cáncer.  Medicina clínica, Vol. 130, (3), 90-92. doi: 10.1157/13115354
  • Matías, J., Manzano, J.M., Montejo, A.L., Llorca, G. & Carrasco, J.L. (1995). Psicooncología: ansiedad. Actas luso-españolas de neurología, psiquiatría y ciencias afines, Vol. 23, (6), 305-309. [último acceso el 10/05/20]. Disponible en: https://www.researchgate.net/publication/329718399_1995_Actas_Psicooncologiaansiedad
  • Mota, C., Aldana, E., Bohórquez, L.M., Martínez, S. & Peralta, J.R. (2018). Ansiedad y calidad de vida en mujeres con cáncer de mama: una revisión teórica. Psicología y Salud, Vol. 28, (2) 155-165. doi: 10.25009/pys.v28i2.2551
  • Sociedad Española de Oncología Médica (2020). Las cifras del cáncer en España 2020. [último acceso el 10/05/20]. Disponible en: https://seom.org/seomcms/images/stories/recursos/Cifras_del_cancer_2020.pdf
  • Niedzwiedz CL, Knifton L, Robb KA, Katikireddi SV, Smith DJ. Depression and anxiety among people living with and beyond cancer: a growing clinical and research priority. BMC Cancer. 2019;19(1):943. Published 2019 Oct 11. doi:10.1186/s12885-019-6181-4

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.