Ağlamak: Akıl Sağlığına Olan Faydaları

Neden ağladığımızı hiç merak ettiniz mi? Bu makalede ağlamanın nedenini ve bunun bizim için faydalarını öğrenebilirsiniz.
Ağlamak: Akıl Sağlığına Olan Faydaları

Tarafından yazılmıştır Yamila Papa Pintor

Son Güncelleme: 28 Temmuz, 2022

Ağlamak genelde zayıflık ya da karaktersizlik olarak algılanır. Aslında ağlamak istediğimizde kendimize izin vermek ya da buna ihtiyaç duymak sağlığımız için iyidir.Bu makalede gözyaşlarının sizlere nasıl yardım edebileceğini ve onları ne zaman kullanmanız gerektiğini anlatacağız.

 Ağlamak sizi kırılgan yapmaz

Genellikle Batılı insanlar gözyaşı dökmek konusunda çekingendir. Çünkü birisi dizi ağlarken görecek olursa; zayıf, hassas ya da tutarsız olduğumuzu düşünmelerinden korkarız. Bazıları için ağlamak boyun eğme ya da kaybetmenin sembolüdür. Ancak ağlamak duygusal bir strateji olarak ya da istediklerimize ulaşmak için kullanılabilir.

Gözyaşları ilişkileri güçlendirir yeni bağlar yaratabilir. Birisi ile beraber ağlarsak onunla kurduğunuz bağ, kırılması zor bir bağdır. Ancak bu duygusal davranış bazı yerlerde ve çevrelerde pek etkili olmayabilir, mesela iş yerinde…

İşyerinde bir şeyler yolunda gitmediği zaman gözyaşı dökersek, kimsenin hiçbir şey sormayacağı ya da olağanüstü sonuçlar beklemediği o zayıf kişi oluruz. Duyguların ifadesinin olumsuz bir şey olarak bu dünyada (ya da toplumda), ağladığımız zaman saklanmamız ya da bunu sadece içinde bulunduğumuz yakın çevrede paylaşmamız normaldir.

Alcalá de Henares Üniversitesinde görevli Dr. Juan Murube’ye göre bir insanın ağlamasına sebep olabilecek 500’e yakın duygu bulunur. Bunlar arasında hepimizin çok iyi bildiği kızgınlık, yalnızlık, çaresizlik, hayranlık ve keder de bulunuyor. Bu duyguları iki ana gruba ayrıldığını söyleyebiliriz: Yardım istemek ya da yardım sunmak.

Şu da ilginizi çekebilir: Depresyonu Alt Etmek için 3 Yol

Ağlamak özgürleştiricidir

aglamak

Sigmund Freud ağlama üzerine yapılan araştırmaların öncüsüydü. Psikoanalizin babası bizlere ağlamanın bir özgürleşme eylemi olduğunu söylüyor. Daha o zamanlarda, gözyaşlarını bastırmanın anksiyete, astım ve bağırsak ülseri gibi hastalıklara yol açtığı sonucuna varılmıştır.

Dahası duygularımızı dışı vurmamak bizi depresyon ve hastalığa karşı daha hassas hale getiriyor. Duygusal bir bakış açısından ele aldığımız zaman, ağlamak ruh halimizi dengeler ve kendimizi desteklenmiş ve seviliyor hissetmemizi sağlar. Kendimizi ifade etmemize yardımcı olur, iyi enerji sağlar ve bizi sıkan şeylerden kurtulmamız sağlar.

Fiziksel açıdan değerlendirirsek söyleyebiliriz ki, mesela ağlamak, nefes alış verişimizi kontrol eder ve vücutta rahatlama hissi yaratır. Huzursuz bir durum yüzünden ağladığımız zaman, bizi gözyaşlarına getiren bu durum daha gerçekleşmeden önce deneyimlediğimizden daha büyük bir rahatlık yaşarız.

Mesela birlikte olduğunuz kişiden ayrıldığınız ya da o sizi aldattığı için yatağınıza yattığınızda ağlıyorsanız, bu gece boyunca daha rahat uyumanıza yardımcı olur. Hüzünlü bir film izlediğimizde ya da bir şarkıyı dinlediğimizde de ağlayabiliriz. Bunlar, aslında ağlamamıza sebep olan mesajları vermiyor olabilir.

Bu tür durumlarda ağlamamıza sebep olan faktörler vardır; mesela film durumunda, ana kahramanın ağlaması ya da hikayenin ne kadar dramatik olduğu gibi… Buna alternatif olarak film sonunda iyi bir mesaj veriyor olabilir ya da filmin bir yerinde onu eski zamanlara ilişkilendiriyor olabiliriz.

Ağlamak duyguları yönetir

Gülmek gibi ağlamak da çok önemli bir duygusal ifadedir ve insanların iletişim kurma biçimlerinden biridir. Gözyaşları ile, başımıza gelen şeyler, duygularımız, düşüncelerimiz hakkında iletişim kurarız.

Ağlama terapi değerinde olabilir, çünkü gerginliği azaltır ve çevremizdekilerin bize karşı empati duymasını sağlar. Örnek olarak, ağladığımız zaman, kızgın olduğumuz zamanlara nazaran çok daha fazla yardım alabiliriz. Teselli, rahatlama ve huzur ağlamanın olumlu sonuçlarından bazılarıdır.

Ağlamak sağlıklı bir aktivitedir onu olumsuz görsek de, bizi zayıf gösterdiğini düşünsek de… Yine de, üzüntümüzü ya da duygularımızı ifade ederken ve bir şey isterken ne zaman ağlamamız gerektiğini bilmeliyiz.

  • Bir şey isterken ağladığınız zaman duygulara bağımlı olursunuz ve onlarsız hiçbir şey elde edemezsiniz.
  • Ağlayan bebek bize aç olduğunu, uykusunun geldiğini ya da altının değiştirilmesi gerektiğini söyler, ama yetişkinler iletişim kurmakta ve hedeflerine ulaşmak da başka araçlara sahiptir.

Daha fazla bilmek ister misiniz? Okuyun: Anksiyeteye sebep olan 5 şaşırtıcı durum

Sadece kadınlar mı ağlar?

Son olarak erkeklerin ve kadınların farklı şekilde ağladığını belirtmekte fayda var. Kadınlar genelde daha fazla ağlar (13 yaşından itibaren, kadınlar yılda 30 ila 64 kez ağlarken, erkekler ortalama 17 kez ağlıyor). 13 yaşına gelene kadar kadın ve erkeklerin ağlama alışkanlıkları arasında pek fazla fark yoktur.

Ek olarak kadınlar daha uzun süre ağlıyor: Erkekler 3 dakika ağlarken, kadınlar ortalama 6 dakika ağlıyor.  Bunun nedeni ataerkil mirasımızın ve toplumsal kültürün erkekleri daha güçlü olmaya itmesidir. Dolayısıyla ağlamak onları zayıf gösterdiği için toplum içinde ağlamaktan kesinlikle kaçınırlar.

Toplumumuzda bir koca ya da babadan ağlamaması beklenir. Hatta erkek çocuklar ağladıkları zaman bile, onlara bunun kız işi olduğu söylenir.

Sosyal meseleler bir yana kadınları daha uzun süreler ağlamaya iten faktörlerden biri de hormonlara bağlıdır. Feminen duygusal ifade ağlamaya daha yakındır. Dolayısıyla kadınlar bu tekniği kişisel bir terapi olarak uygular. Öte yanda duygularını ifade edememe sorunu (duygu sağırlığı) erkeklerde daha yaygındır.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Fitzgerald, O. S., & Mejía Constaín, B. E. (2007). Función social de las lágrimas: una indagación empírica sobre los tipos de llanto emocional. Universitas Psychologica, 6(2), 295-308.
  • Murube, J., Murube, L., & Murube, A. (1999). Origin and types of emotional tearing. European Journal of Ophthalmology, 9(2), 77-84.
  • Rivas, L., Murube, J., Rivas, A., & Murube, E. (2003). Estudio del ojo seco en pacientes con aniridia congénita, mediante citología de impresión. Archivos de la Sociedad Española de Oftalmología, 78(11), 615-622.
  • Hess, U., Senécal, S., Kirouac, G., Herrera, P., Philippot, P., & Kleck, R. E. (2000). Emotional expressivity in men and women: Stereotypes and self-perceptions. Cognition & Emotion, 14(5), 609-642.

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.