Tungiyaz: Semptomları ve Tedavisi
Tungiyaz bir ektoparazitozdur (dış asalak). Diğer bir deyişle paraziter bir hastalıktır. Tunga penetrans adlı bir pire dolayısıyla ortaya çıkar. Bu, 0.762 milimetreden küçük olan ve cilde yapışıp yoğun kaşıntıya yol açan bir böcektir. Saldırdığı ana yer ayaklardır.
Bu hastalık Amerika, Afrika ve Asya’nın tropikal ve ormanlı bölgelerinde görülür. Gelişme nedeniyle giderek daha da nadir görülmeye başlamıştır. Ayakkabı kullanımı ve fayans ve çimento ile yapılmış zeminler bu hastalığın yayılmasını engeller.
Tungiyaz gelişiminden sorumlu olan pirenin konakçı spesifikliği azdır. “Konakçı” terimi pirenin hayatta kalmasına izin veren vücutlara istinaden kullanılmaktadır. İnsanların yanında bu hastalık kümes hayvanlarını, köpekleri ve domuzları da etkileyebilir. Bu pirenin daha sık karşılaşıldığı yaşam alanı kuru, kumlu, gölgeli ve temperli topraktır. Buna karşılık kulübelerin, evlerin ve hayvan ağırlarının zeminlerinde de yaşayabilir.
Tungiyaz Semptomları
Bu hastalık çeşitli semptomlara yol açar. En sık ayakları etkiler. Ancak bununla birlikte, bacaklarda, dizlerde, kalçalarda, ellerde, dirseklerde ve vücudun diğer kısımlarında kayda geçmiş olan enfeksiyon vakaları da bulunmaktadır.
Lezyonlar tek ya da çoklu olabilir. Kaşınabilir, acı verici olabilir, ya da aksine asemptomatik bile olabilir. Pirenin ısırığının kendisi asemptomatiktir. Ancak, 24 saat sonra bu durumdan etkilenmiş kişi kaşıntılı ya da kızarmış bir leke ya da kabartı görebilir.
Ayrıca, ısırığın bulunduğu yerde kişi pirenin karnının denk gelmiş olduğu kısımda merkezlerinde siyah bir nokta olan beyazımsı nodüller gözlemleyebilir. Ayrıca kişi cildinin ısırığın yakınlarında olan kısmına tutunmuş yumurtalar da görebilir. Pire öldüğünde yara siyah bir kabuk bağlar. Bu kabukta diğer maddelerin yanında pıhtılaşmış kan da bulunur ve ciltte bir yara izi bırakır.
Tungiyaz 4 ila 6 hafta içerisinde spontane bir şekilde kendiliğinden kaybolma eğiliminde olsa da bu parazitin vücuda yeniden yerleşip çoğalması sık görülür. Ayrıca hasta genellikle diğer eşlikçi enfeksiyonlardan muzdarip hale de gelir, bunlardan bazıları aşağıdadır:
- Selülit
- Apseler
- Osteomiyelit (kemik iliği iltihabı)
- Tromboflebit
- Lenfanjit
- Ağır vakalarda sepsis ve ölüm
Bu yazımızı da okumak isteyebilirsiniz: Pire ve Kene Savar Olarak Kullanabileceğiniz Doğal Bitkiler
Bazı uzmanlar klinik tanımların standartlaşabilmesi ve lezyonların evrimleşmesinin tanınmasını kolaylaştırması adına Fortaleza sınıflandırması olarak bilinen bir sınıflandırma oluşturmuşlardır.
Fortaleza Sınıflandırması
Bu sınıflandırma beş aşamadan oluşur ve aşamalar pire ısırığından yaralanmanın dönüşümüne kadar gider. Kabuk bağlamış, pustular, ülserli ve siğilli (el ve ayak tabanında oluşan siğiller ve lezyonlar) gibi daha az yaygın olan klinik varyantları da bulunmaktadır.
Birinci aşamada ısırıktan bu yana geçen zaman 30 ila 120 dakika arasındadır. Bu süreç sırasında ısırığın bulunduğu yerde bir eritemli maküla ortaya çıkar.
İkinci aşama enfeksiyondan bir ya da iki gün sonra başlar. Bu durumda eritemli bir hale ile çevrili, ortasında siyah bir nokta olan (yukarıda da bahsettiğimiz üzere bu pirenin karnının denk geldiği yerdir) bir hipokromik maküla ya da papül ortaya çıkar.
Üçüncü aşama ise ısırıktan 2 ila 21 gün sonrasına tekabül eder. Bu dönemde ciltte 3 ila 10 mm arası bir çapı ve ortasında siyah bir noktası olan kirli beyaz, acılı bir papül ortaya çıkar. Ayrıca hasta hiperkeratoz ve sarımsı bir eksüdadan (sızıntı) da muzdarip olabilir. Hasta pireden çıkmış olan yumurtaları da görebilir.
Dördüncü aşama ısırıktan 3 ila 5 hafta sonrasındaki zaman aralığına tekabül eder. Bu aşama sırasında pire ölür. Sonrasında orijinal lezyonun etrafında bir kabuk tarafından korunan nekrotik bir deri halkası oluşur.
Son olarak, beşinci aşamada, ki bu süreç ısırıktan yaklaşık altı hafta ila birkaç ay sonrasına denk gelir, lezyon geriler. Başka bir deyişle, zaman içerisinde kaybolan daha küçük bir yara izi oluşturur.
Bu yazımızı da okumalısınız: Diyatomlu Toprak ile Pirelerden Nasıl Kurtulursunuz?
Tedavisi
İlk adım, pireyi dikkatlice bir şekilde, yırtılmamasına özen göstererek çıkartmaktır. Bunu yapmak için tıbbi profesyoneller genellikle deliği büyütür ve paraziti çıkarabilmek için deliğin kenarlarına baskı uygular. Bu tamamen steril olan koşullarda yapılmalıdır.
Ayrıca diğer enfeksiyonların önlenebilmesi ve komplikasyonların ortaya çıkma riskini azaltabilmek için bölgesel bir antiseptik de uygulamalıdırlar. Aynı şekilde bir tetanoz profilaksisi tedavisi de uygulanmalıdır.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Chinchilla-Castañeda, K., Domínguez-Millán, R. A., Domínguez-Zambrano, A., & Mercadillo-Pérez, P. (2016). Tungiasis. Dermatologia Revista Mexicana. https://doi.org/10.1590/S0036-46652005000600001.
- Widmer, C. E., & Azevedo, F. C. C. (2012). Tungiasis in a free-ranging jaguar (Panthera onca) population in Brazil. Parasitology Research. https://doi.org/10.1007/s00436-011-2625-8.
- Feldmeier, H., Heukelbach, J., Eisele, M., Queiroz Sousa, A., Marilac Meireles Barbosa, L., & Carvalho, C. B. M. (2002). Bacterial superinfection in human tungiasis. Tropical Medicine and International Health. https://doi.org/10.1046/j.1365-3156.2002.00904.x.