Kronik Ürtiker: Türleri ve Özellikleri

Kronik ürtiker, 6 haftadan fazla bir süre boyunca kaşıntının ve kurdeşenin ortaya çıkmasıyla karakterize olan bir patolojidir. Tanımlanması için harcanan çabalara rağmen nedenleri hala bilinmemektedir. 
Kronik Ürtiker: Türleri ve Özellikleri

Son Güncelleme: 02 Kasım, 2020

Kronik ürtiker çeşitli şekillerde ortaya çıkan, deri lezyonu görünümüyle karakterize bir deri hastalığıdır. Hastalığın oluştuğu bölgede genellikle döküntü ve yoğun kaşıntı olur. Çeşitli çalışmalar, dünya nüfusunun yüzde 20’sinin hayatında en az bir kez bu hastalığa yakalandığını göstermektedir.

Ürtikerle etkili bir şekilde başa çıkabilmek için nedenleri hakkında bilgi sahibi olmak önemlidir. Bu, özellikle yaygınlık seviyesinin yüksek olmasından ve klinik tablosunun, türlerinin ve epidemiyolojinin verdiği rahatsızlıktan kaynaklanmaktadır. Bugünkü yazımızda kronik formunun üzerinde duracağız.

Hastalığın bağlamı ve sıklığı

Herhangi bir hastalığın özelliklerini ele almadan önce, zaman içinde gelişen kendini gösterme dinamiklerinin neler olduğunu bilmeniz gerekir. Hatta bu, tedaviyi ve kapsamını planlamak için atmanız gereken ilk adımlardan biridir.

‘Revista Médica de Buenos Aires’te yayınlanan bir makalede ürtiker ile ilgili bazı ilginç gerçeklerden bahsedilir:

  • Tahminler, dünya nüfusunun yüzde 15 ile 25’inin yaşamlarında en az bir kez bu hastalığa yakalandığını göstermektedir.
  • Kronik ürtikerin yaygınlığı yüzde 1 civarındadır. Yani herhangi bir popülasyon çekirdeğindeki her 100 kişiden birinde görülür.
  • Vakaların yüzde 45’i izole bir olgu olarak ortaya çıkar. Kalan kısımda anjiyoödem (deri şişmesi) ile oluşur.

Bu noktada, ürtiker türlerinde iki ayırt edici özellik olduğunu unutmayın. Atak, altı haftaya kadar sürerse akuttur. 6 haftayı geçerse kroniktir. Garip olsa da vakaların yüzde 80’inin nedeni ve kökeni hakkında çok fazla bilgi yoktur.

sırt isilik
Kronik ürtiker, altı haftanın ötesinde bir ömür boyu sürer.

Kronik ürtiker türleri

Yüzeysel doğası nedeniyle zararsız bir hastalık gibi görünebilir. Ancak kronik ürtikerin çeşitli türleri, bir kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde azaltabilir. Klinik çalışmalar, bu hastalığın etkisini, kalp hastalığının bazı formlarının etkisiyle eşit tutmaktadır.

‘Asociación de Afectados por la Urticaria Crónica ‘ya (AAUC) göre, farklı kökenlere sahip olması çoğunlukla aşağıdaki gibi süreçlerle ilişkilidir:

  • Otoimmün reaksiyonlar
  • Bazı ilaçlara karşı intolerans ve aşırı duyarlılık
  • Bulaşıcı süreçler
  • Gıda alerjileri

Kronik ürtikerin türleri veya kategorileri şeklinde resmi bir bölünme yoktur ve uluslararası tıp kurumları bunu doğrulamıştır. Kronik ürtikeri, nedensel ajanlarına göre sınıflandırabiliriz. Bunlar en yaygın üç nedendir.

Otoimmün reaksiyonlar

Dermatolojik çalışmalar, en yaygın neden olarak otoimmün reaksiyonların üzerinde durmaktadır. Bunun nedeni, tahminlere göre vakaların yüzde 45’inde otoimmün reaksiyonların meydana gelmesidir.

Vücut, bizzat cilt hücrelerini aktif hale getirir, onlar histamin (bağışıklık sistemine dahil olan bir bileşik) salgılarlar ve sonuçta ürtiker oluşur.

Yine de diğer tıbbi inceleme makaleleri, bu mekanizmanın genel cehaletini vurgularlar. Bunun nedeni, bağışıklık sisteminin arabulucu antikorlarını harekete geçiren tetikleyicinin henüz tam olarak anlaşılmamış olmasıdır.

Vakaların yaklaşık yüzde 15’inde tiroit bezleriyle ilişkili hastalıklar (örneğin otoimmün tiroidit) vardır.

Enfeksiyonlardan kaynaklanan kronik ürtiker

Bazı enfeksiyöz süreçler ve viral ajanlar, bakteriler ve mantarlar kronik ürtikerin ortaya çıkışını destekleme becerisine sahiptirler. Bunlardan bazıları şunlardır:

İnsan midesinin epitelyumunda (örtü dokusu) yaşayan ve bu patolojik süreçle ilişkili gibi görünen bir bakteri olan helikobakter pilori’nin yol açtığı enfeksiyon durumundan özellikle bahsedelim.

Gerçekten de ‘Allergologia et Immunopathologia’ dergisinde yapılan bir çalışmada, kronik ürtiker hastalarının yüzde 71’inin sindirim sisteminde bu mikroorganizmanın olduğundan bahsedilmiştir.

Ancak bu bakteri, mide bağırsak yolundan temizlendiğinde, takip edilen 21 hastanın sadece üçünde önemli bir iyileşme görülmüştür. Bu nedenle iki faktör arasında net bir korelasyon olup olmadığı şüphelidir.

İlaçla ilişkili

Bilim dünyasında, çeşitli analizler ilaç kullanımıyla kronik ürtikerin ortaya çıkışı arasındaki ilişkiyi araştırıyor. Aspirin ve diğer steroid olmayan anti-enflamatuar ilaçlar (NSAID) gibi ilaçların tüketilmesi bu patolojiyi ağırlaştırıyor olabilir.

Çeşitli kronik ürtiker türlerinin tedavisi

ScienceDirect dergisinde, 2015 yılında yayınlanan bir incelemede kronik ürtikere karşı en etkili tedavilerin bazılarından bahsedilmiştir. Şunlar en fazla ilişkili olanlardır:

  • Difenhidramin gibi birinci nesil antihistaminikler
  • Akrivastin
  • Setirizine ve loratadin (ikinci nesil seçenekler olarak, uyuşuklukla ilişkili daha az yan etkiye yol açarlar)
  • Çeşitli kortikosteroidler (seçenekler arasında kısa veya uzun yarı-ömürlü olanları vardır, yani bazıları vücutta daha uzun süre kalırken bazıları daha kısa süre kalır)

Bu ilaçların çoğu, bağışıklık sisteminin yanıtını modüle etmek ve enflamatuar süreci azaltmak için çalışırlar. Hastalığın altta yatan nedenine (tanımlanması zor) bağlı olarak aynı anda birden fazla ilaç kullanılması gerekebilir.

kronik ürtiker
En rahatsız edici semptomları hafifletmek için kronik ürtiker, antihistaminler ile tedavi edilebilir.

Kronik ürtiker türleriyle ilgili unutmamanız gerekenler

Gördüğünüz gibi, kronik ürtiker, günümüzde hala bilinmeyen pek çok açık cephesi bulunan bir patolojidir. Kesin nedenleri ve en etkili tedaviler bilim topluluğu tarafından halen bilinmemektedir.

Ne olursa olsun, altı haftadan fazla süren herhangi bir deri döküntüsünün, kronik ürtikerin klinik tezahürü olduğunu anlamalıyız.

Bu nedenle, bu vakalarda gerekli olduğu için tedaviye başlamak üzere hemen bir doktora başvurmalısınız. Rahatsız edici belirtileri azaltmak için bazı genel önlemler alınmasını tavsiye edeceklerdir. Hatta ilaç yazma ihtimalleri de vardır.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Galassi, N., Riera, N., Rey, G., Bracco, M. M. E., & Malbran, A. (2003). Urticaria crónica: Evolución clínica, prueba del suero autologo, recuento y activación de basofilos. Medicina (Buenos Aires)63(1), 15-20.
  • Kaplan, A. P. (1979). Urticaria and angioedema. In Cellular, Molecular, and Clinical Aspects of Allergic Disorders (pp. 291-320). Springer, Boston, MA.
  • Aguilar-Hinojosa, N. K., Segura-Méndez, N. H., & Lugo-Reyes, S. O. (2012). Correlación de la gravedad de urticaria crónica y calidad de vida. Revista Alergia México59(4), 180-186.
  • Tipos de urticaria, AAUC. Recogido a 17 de julio en https://www.urticariacronica.org/la-urticaria-cronica/tipos-de-urticaria/.
  • Sánchez-Saldaña, L. (2012). Urticaria crónica. Dermatol Peru [Internet]23(2), 79.
  • Hinojosa, N. A., Méndez, N. S., & Hernández, L. D. R. (2011). Urticaria crónica autoinmune. Alergia, Asma e Inmunología Pediátricas20(2), 82-87.
  • Moreira, A., Rodrigues, J., Delgado, L., Fonseca, J., & Vaz, M. (2003). Is Helicobacter pylori infection associated with chronic idiopathic urticaria?. Allergologia et Immunopathologia31(4), 209-214.
  • Curto-Barredo, L., Silvestre, J. F., & Giménez-Arnau, A. M. (2014). Actualización en el tratamiento de la urticaria crónica. Actas Dermo-Sifiliográficas105(5), 469-482.

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.