Kronik Ağrı Nasıl Tedavi Edilmeli?

Karmaşıklığı nedeniyle kronik ağrı, multidisipliner tedavi gerektirir. Çoğu zaman ilaçlara ek olarak psikoterapi ve fizik tedavi gibi seçenekler de değerlendirilir. Bu konu hakkında daha fazla bilgi edinmek ister misiniz?
Kronik Ağrı Nasıl Tedavi Edilmeli?

Son Güncelleme: 23 Şubat, 2022

Hastalarda üç aydan fazla süren ağrı, kronik ağrı adını alır. Çoğu durumda, iyi tanımlanmış bir organik nedeni vardır, bu nedenle doktorlar, kökeni tedavi etmeyi bir öncelik haline getirir.

Bununla birlikte, birçok patoloji, doğal hastalık öyküsü boyunca tedavi gerektiren yoğun ağrılı dönemlere neden olacaktır. Bunlar, diğerleri arasında kanser, romatoid artrit, fibromiyalji, ankilozan spondilit içerir.

Bu yazımızda sağlık hekimlerinin bu gibi durumlarda kullandığı en önemli terapötik önlemleri içeren bir makale hazırladık. Bunlar; ilaçlar, psikolojik terapiler, fizyoterapi ve tamamlayıcı prosedürlerdir. Bunun hakkında daha fazla bilgi edinmek ister misiniz? Daha fazlasını öğrenmek için yazımızı okumaya devam edin!

Ağrı için ilaç tedavileri

İlaçlar, kronik ağrının tedavisi için birinci basamak araçlardır. Doktorlar genellikle ağrı kesiciler reçete etmeden önce altta yatan hastalıkları, ağrı yoğunluğunu, ekonomik koşulları ve risk/fayda oranını dikkate alır.

Genellikle etkiyi arttırmak için başka yöntemlerle birleştirilirler ve çoğu durumda fizyoterapi gibi yardımcı tedaviler kullanılır. İşte kullanılabilecek ana ilaçların kısa bir incelemesi.

Steroid olmayan anti-inflamatuar ilaçlar

NSAID olarak da adlandırılan bunlar dünya çapında en çok kullanılanlar arasındadır. Diğerlerinin yanı sıra ibuprofen, asetilsalisilik asit (aspirin), piroksikam, ketoprofen içerirler. Anti-inflamatuar, analjezik ve antipiretik aktiviteye sahip olmaları ile dikkat çekerler.

Biyokimyasal bir bakış açısından, bu ilaçların siklooksijenaz yolağına girmesiyle çeşitli ara maddeleri inhibe ederek etki mekanizmasını birlikte paylaşırlar. Bu, çoğu kronik ağrıya neden olan iltihaplı maddeler üreten çok önemli bir metabolik yoldur.

Birkaç siklooksijenaz yolu vardır ve bunlardan hangisinin inhibe edildiğine bağlı olarak, NSAID’ler (Non Steroidal Antienflamatuar İlaçlar) belirli bir advers reaksiyon profiline sahip olacaktır. En dikkat çekenler, böbreğe ek olarak gastrointestinal sistemi (peptik ülserler veya mide kanaması gibi) etkileyenlerdir.

ağrı kesici
NSAID’ler genellikle kronik ağrı için kullanılan ilk tedavi seçeneklerinden biridir.

Parasetamol

NSAID’lerle bazı işlevsel benzerlikleri olmasına rağmen, parasetamol veya asetaminofen, anti-enflamatuar aktiviteye sahip değildir. Yine de kronik ve akut ağrı için yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) temel ilaçları listesinde yer alır.

Genellikle güvenli kabul edilir, ancak aşırı kullanımı karaciğer zehirlenmesine neden olabilir. Hatta bazı durumlarda organ yetmezliğine bile neden olur. Bu nedenle, önceden var olan bir karaciğer hastalığı varsa, dozların iyileştirici etkisi olsa bile yüksek bir toksisite riski vardır. 2019’da Meksika İç Hastalıkları aracılığıyla yayınlanan bir vaka raporunda bu bilgi açıklanmıştır.

Migren gibi bazı patolojilerin tedavisinde kullanmak amacıyla onun diğer ilaçlarla birleştirildiği ticari formülasyonları bulmak yaygındır. Bu örneğe ilaveten kafein analjezik etkiyi artırmak için ağrı kesici tabletlerle genellikle ilişkilendirilir.

Selektif COX-2 inhibitörleri

Bu grup rofecoxib, celecoxib, etoricoxib içerir. NSAID’lerin geri kalanından farklıdırlar çünkü sadece yukarıda belirtilenleri metabolik yol (COX-2) aracılığıyla inhibe ederler. Bu, temel olarak iyi bir gastrointestinal güvenlik profiline sahip olmaları nedeniyle bazı patolojilerin tedavisi için faydalı olabilir.

Buna rağmen, bu ilaçlar tıp camiasında bazı tartışmalara neden olmuştur. Örneğin, valdecoxib ilaç piyasadan çekilmiştir çünkü bazı araştırmalar, uzun süreli kullanımının tromboz riskini artırdığını ortaya çıkarmıştır.

Antidepresanlar

Birkaç yıldır antidepresanların, hastaların depresif sendromu olmasa bile kronik ağrı için etkili olduğu gösterilmiştir. Bazı nörotransmiterlerin konsantrasyonunda değişiklik oluşturması nedeniyle antidepresanların ağrı kesici özelliklerine ilişkin hala kesin bir açıklama yapılmamıştır.

En çok kullanılanlar trisiklik antidepresanlar grubuna aittir. Bunlardan bazıları amitriptilin, nortriptilin ve desipramindir.Bazen doktorunuz, venlafaksin ve duloksetin grubundan, seçici serotonin ve norepinefrin geri alım inhibitörleri (SSGİ ‘ler) gibi daha yeni ilaçlar reçete edebilir.

Genellikle adjuvan olarak kullanılırlar ve kısa vadeli kullanımlarda etkileri yoktur. Bu nedenle, klinik iyileşme göstermeleri için birkaç haftalık sürekli tedavi gerektirirler.

Antikonvülzanlar

Ayrıca, ağrı yönetiminde tamamlayıcı olarak kullanılırlar. Özellikle, kas yırtılması ya da yangılarda kullanımı faydalıdır. Kronik patolojilerle ilişkili bir mekanizma olan nöronların, karmaşık duyarlılaşma sürecine etki ettikleri bilinmektedir.

Antidepresanlarda olduğu gibi etkisini göstermesi birkaç haftayı bulur ancak akut ağrılar için etkili değildir. Aslında, Cochrane grubunun (2005) araştırmasına göre gösterdiği etki diğerlerine göre biraz daha düşüktür.

Bu araştırmada ilaçların nöropatik ağrıları hafifletmesi için (sinir anatomilerinin zarar gördüğü durumlarda) özellikle diabetes mellitus ve postherpetik nevraljinin bazı komplikasyonlarında etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Bazıları, trigeminal nevralji için alternatif bir tedavi işlevi görebilir.

Opioidler

WHO analjezik ölçeğine göre opioidler hem orta hem de şiddetli ağrı için kullanılabilir. Bu ilaçlar, morfin, oksikodon, metadon, fentanil ve daha birçoğu gibi çeşitli maddeleri içerdikleri için güçlü ağrı kesici özelliğine sahip olmasıyla karakterize edilir.

Yukarıda bahsedilen diğer ilaçların aksine, reçetesiz satın alınamazlar. Bunun nedeni, genellikle sürekli ve yüksek dozlarda tüketildiklerinde yan etkilerinin ortaya çıkmasıdır.

Kullanımından kaynaklanan komplikasyonlar arasında bazı aritmiler, ortostatik hipotansiyon, nöbetler ve böbrek yetmezliği bulunur. Bağımlılığın gelişimi yaygındır ancak yaşama şansı az olan hastalarda opioid kullanımını ortadan kaldırmak için karar verme aşamasında, bağımlılık yapması genellikle belirleyici bir faktör değildir.

Psikolojik terapi

Ağrısı olan bazı hastaların psikolojik terapi ile iyileşme eğilimi vardır. Özellikle yönetilmesi zor kronik durumlarda, ağrının yaklaşmakta olduğu hissi kaygı ve korkuya neden olur. Bu nedenle ilaç kullanımı önemlidir.

Bu örneği daha iyi anlamak için, sağlığın, şefkatin ve duygusal yönlerin hastalığın seyrini etkileyebileceği kabul edildiği biyopsikososyal modelin bir yansıması olduğu gerçeğinden başlamalıyız. Yazımızın devamında, kronik ağrının tedavisi için en önemli psikolojik temelli yöntemleri tanımlayacağız.

Bilişsel davranışçı terapi

İddialı iletişim yoluyla, terapistler, hastaların ağrı algısını etkileyebilecek olumsuz düşünce kalıplarını belirlemelerine yardımcı olabilir. Bu yöntem, çok ufak ağrılar karşısında, herhangi bir tanı koymadan kişinin kendisiyle mücadele etmesini önlemeyi ve bu tutumlarından kaçınmayı içerir.

Hastalar sorunlarıyla ilgili tutumları, olumlu ifadelerle değiştirmek için sıklıkla araç olarak edinirler. Bunun anlamı hastalığı önlemek veya hastalığın varlığını küçümsemek değildir, aksine yanlış bakış açışını değiştirmek demektir.

2009 tarihli bu revize etme makalesinde bahsedildiği gibi birkaç gözlemsel ve deneysel araştırma, bilişsel-davranışçı terapi lehine önemli sonuçlar elde etmiştir.

psikoterapi
Psikolojik yaklaşım, kronik ağrı yönetimine de katkıda bulunabilir. Elde edilen kanıtlar da olumlu etkilerini desteklemektedir.

Edimsel koşullandırma

Bu bölümde hasta tarafından uygulanan psikolojik terapiye atıfta bulunulmaktadır. Kabullenme yoluyla ağrı hissini azaltmaya yardımcı olan yeni alışkanlıkların edinilmesinden ve mümkün olduğunda günlük aktiviteleri yeniden kurma becerisinden oluşur.

Duygusal yazı ve mindfulness uygulaması çok popülerdir. İlki, acı ve travmatik olaylarla ilgili duygular hakkında sürekli yazı yazmayı içerir. Amacı estetik mükemmelliğe ulaşmak değil, kişisel bir rahatlama aracı olarak hizmet etmektir

İkincisi ise zihinsel sağlık üzerinde belirgin bir etkiye sahip olan günlük aktivitelere olan ilgiyi optimize etmeye dayanmaktadır. Aslında depresif belirtileri azaltabileceği ve iş performansını artırabileceği bilinmektedir.

Rahatlama

Geniş anlamı olan bir terimdir ve çeşitli tekniklerle buna ulaşılabilir. Meditasyon klasik bir örnektir ve genellikle TV şovlarında veya filmlerde gösterilenden çok daha farklı bir şekilde yapılabilir.

Amacı sempatik sinir sisteminin aktivitesini azaltacak büyüklükte bir sükunet durumunu sağlamaktır. Bu, adrenalin gibi maddelerin salgılanmasıyla savaş veya kaçma durumları için vücudun harekete geçmesini sağlar.

Özellikle tekrarlayan gerilim tipi baş ağrıları ve migren hastalarında kas gerginliğinin azalması da istenen bir etkidir.

Hipnoz

Hem meditasyon hem de rahatlama unsurlarını içeren bir teknik olarak düşünülebilir. Hipnoz seansları sırasında hasta, bilinçaltında ağrı hissini bırakmak amacıyla dikkatini bir nesneye veya düşünceye verir.

Bu türden müdahale için belirtilen sağlık profesyonelleri; psikologlar ve psikiyatristlerdir. Ancak ilgi çekici bir uygulama olması nedeniyle diğer sağlık alanlarında da hipnoza başvurulur.

Bunun nedeni tartışmalara neden olan faydasının bilimsel kanıtlarla desteklenmiş olmasıdır. Prestijli dergi Mayo Clinic’e göre, fibromiyalji, eklem ve diş sorunları olan hastalarda kronik ağrının kontrolü için geçerli bir tedavidir.

Biyo-Geribildirim

Bu listedeki terapi seansları arasında aktif teknoloji desteğine dayanan tek tekniktir. Kişinin kendi vücudunun birçok fizyolojik işlevi hakkında bilgi sahibi olması, ağrının ortaya çıkmasıyla ilgili süreçlerin kendi kendine düzenlenmesine izin vereceği ilkesine dayanmaktadır.

Bu işlem esnasında vücut ısısını, kalp atış hızını ve kas liflerinin elektriksel aktivitesini kaydeden cihazlar kullanılabilir. Uzun vadede kullanıldığında nöropatik ağrı ile ilgisi maddelerin endojen opioidlerin seviyelerinde regülasyona neden olabileceği düşünülmektedir.

Diğer patolojilerde yeterli kanıt bulunmamasına rağmen, migren vakaları ve temporomandibular eklemdeki defektler için tamamlayıcı bir seçenek olarak kabul edilir.

Fizyoterapi

Herkes tarafından kabul görür ve kendilerini sadece buna adayan profesyoneller bile var. Ağrının aşamalı olarak azalmasını sağlamak için hafif ile orta şiddette fiziksel egzersizlerin performansını içerir.

Genel olarak, uzuvların işlevselliğini korumanın da arandığı kas-iskelet sistemi bozuklukları için endike edilir. En çok kullanıldığı hastalıklardan biri fibromiyaljidir.

İngilizce’de tender points (hassas noktalar) olarak bilinen maksimum yoğunluktaki bazı belirli noktaları vurgulayarak, vücutta ağrıya karşı artan hassasiyet ile karakterizedir. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte tedavi olunmadığı takdirde yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilir.

Tender points
Fizyoterapi, özellikle hareket kısıtlılığı söz konusu olduğunda kronik ağrının yönetiminde kilit nokta hale gelmiştir. Sıklıkla fibromiyalji gibi durumlarda görülür.

Tamamlayıcı tedaviler

Çoğu sağlık uzmanı genellikle kronik ağrı için çeşitli tedavi yöntemleri önerir. Bu nedenle, daha önce bahsettiklerimiz, daha iyi sonuçlar elde etmek için zamanla başka yöntemlerle birleşir ve değişme gösterir.

Artık etkili olmadıklarında ve tedavi başarısızlığı ortaya çıktığında, ağrıya neden olan şeyin arkasındaki şeyi elimine etmek için diğer daha invaziv seçenekler düşünülebilir. Nöroliz, cerrahi bloklar ve minimal invaziv cerrahide durum böyledir.

Çoğu durumda, az sayıda komplikasyon oluşur. Bunun nedeni kapsamlı ağrı yönetiminde uzmanlaşmış kişilerin bu uygulamayı yapmasıdır. Günümüz hastaneleri, anestezistlerin, cerrahların ve fizyoterapistlerin katılımını içeren heterojen birimlere sahip olma eğilimindedir.

Kronik ağrı giderilebilir

Genel bir kural olarak, hastaların ağrı çekmesini gerektirecek bir neden olmadığı düşünülmektedir. Tek istisna, belirli bir müdahalenin riskinin, olası faydalarından daha ağır basmasıdır. Bu nedenle etkili analjezik tedaviye erişim halk sağlığının birincil hedeflerinden biridir.

Birden fazla seçenek vardır. Şüphe etmeniz durumunda yakınınızdaki bir uzmana gitmeniz önerilir. Bu alanda en yetkili kişi bir tıp uzmanı anestezisttir ancak belirli ağrı alanlarında eğitim almış başkaları da vardır.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Alvarez M. Fisiopatología y terapéutica de la fibromialgia. OFFARM 2003;22(1):86-96.
  • Divins M. Analgésicos opiáceos. Farmacia Profesional 2012;26(1):22-26.
  • Esteva E. Analgésicos: clasificación y uso. Elsevier 2008;27(8):68-76.
  • García-Andreu J. Manejo básico del dolor agudo y crónico. Anestesia en México 2017;29(1):77-8.
  • López-Zaragoza J, et al. Actitud ante los inhibidores selectivos de COX–2. Rev Invest Clin 2005;57(1):6-12.
  • Seguel J. Meditación, una nueva estrategia para el alivio del dolor. Rev Med Clin Condes 2019;30(6):480-486.

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.