Otofobi: Yalnız Kalma Korkusu ve Sonuçları

Yalnız kalmak, sağlıklı ve zenginleştirici olabilir ancak bazı insanlar için katlanılmazdır. Otofobisi olanlar için durum böyledir. Bugünkü yazımızda bu bozukluğu ve sonuçlarını tartışacağız. 
Otofobi: Yalnız Kalma Korkusu ve Sonuçları
Elena Sanz

Yazan ve doğrulayan psikolog Elena Sanz.

Son Güncelleme: 25 Ağustos, 2022

Otofobi, çağımızda oldukça yaygındır. Bu bozukluk, yalnız olduklarında yüksek düzeyde anksiyete yaşayan insanlarda ortaya çıkar.

Bildiğiniz gibi, bazıları yalnızlıktan zevk alır, bazıları da bundan kaçınmaya çalışır. Ayrıca bazılarımız iç gözlem yapabildiğimiz huzur dolu anları sever ve başkalarının yanında olmanın rahatsızlık verdiği zamanlar vardır. Yalnız olmaktan korkanlara ise yalnızlık, bir ceza gibi gelir. Bu kişiler için arkadaşlık, bir ihtiyaçtır.

İzin günlerinizde ne yapmayı seversiniz? O günleri dinlenmek ve kendinizi şımartmak için fırsat olarak mı görürsünüz? Yoksa paniğe kapılıp arkadaş aramaya mı başlarsınız?

Evet çoğumuz yalnız olmaktan rahatsızlık duyarız. Ancak bu rahatsızlık, küçük bir grup insanda patolojik seviyelere kadar ulaşır.

Otofobi nedir?

Otofobi terimi “kendinden korkmak” anlamına gelir. Ancak illa kişinin kendi varlığından korkmasıyla ilgili değildir. Burada tamamen yalnız olma korkusu vardır. Bir başka deyişle, bu kişiler yalnız hissetmeye dayanamazlar.

Bu bozukluk fobi kategorisine girer ve belirtiler şunlardır:

  • Oldukça mantıksız şekilde her an yalnız kalma korkusu duymak.
  • Kişi, ne olursa olsun yalnız kalmaktan kaçınır ve kendine arkadaşlık edecek birini bulamadığında gerçekten hasta hisseder.
  • İrrasyonel korku ve anksiyete bireyin günlük işleyişini bozar ve onu sosyal, kişisel ve profesyonel düzeyde etkiler.
  • Semptomlar altı aydan fazla sürer.
yalnız kalma korkusu
Yalnız kalma korkusu, çoğumuzun hiper-bağlantılı olduğu bu çağın karakteristik özelliklerinden biridir.

Nasıl kendini gösterir?

Biraz önce bahsettiğimiz, otofobinin tipik özelliği olan belirtiler, temelde anksiyete bozukluğunun özellikleridir ve çeşitli şiddetlerde kendilerini gösterirler. Bu nedenle, genellikle aşağıdaki durumlar ortaya çıkar: 

  • Bilişsel düzeyde, yalnız olmakla ilişkili işlevsiz düşünceler vardır. Kişi, tehlikede olduğuna (bir saldırı veya bir kaza) inanıyor olabilir. Yardıma ihtiyacı olursa, yanında kimse olmayacak ve bu yüzden ölecek diye endişe ediyor olabilir. Ancak göz ardı edilme veya reddedilme korkusuyle ilgili de belli bir bileşen vardır. Bu kişi, genellikle onaylanmaya çok ihtiyaç duyan biridir.
  • Ayrıca, taşikardi, çarpıntı, terleme, baş dönmesi ve çeşitli ağrılar gibi fizyolojik düzeyde somatik belirtiler de vardır.
  • Davranışsal düzeyde, otofobisi olan bir kişi yalnızlıktan kaçınır ve ne olursa olsun en kısa sürede ondan kurtulmaya çalışacaktır.

Otofobinin nedenleri nelerdir?

Otofobinin nedenleri tamamen net değildir ve her duruma özgü olacak şekilde değişkenlik gösterir. Kökeni, genellikle kişinin tehlikeli bir durumda yalnız kalma şeklinde direkt bir deneyim yaşamasına dayanır. Örneğin kişi, etrafta kimse yokken travmatik bir deneyim yaşamış olabilir.

Yalnızlığın başkaları üzerindeki negatif sonuçlarına tanık olduktan sonra gerçekleşen dolaylı yoldan öğrenme de yalnızlık korkusunu tetikleyen yaygın şeylerden biridir.

Daha önce de söylediğimiz gibi, otofobi, herkeste bu kadar yoğun bir şekilde kendini göstermese de çağımızda yaygın görülen bir durumdur. Bağımsızlığı destekleyen bireyci ve rekabetçi bir toplumda yaşıyoruz; toplumun kültürü, iç gözleme nadiren izin veriyor.

Aceleci ritimlere ve aşırı uyaranın bulunduğu ortamlara alışkınız. Yeni teknolojiler ve elektronik cihazlar, her daim başkalarıyla iletişim halinde olmamızı sağlıyor veya harici bilgilerle her an dikkatimizi dağıtıyor. Bu nedenle genellikle kendimizi dinlemiyor ya da durup kendimize şöyle bir bakmıyoruz. Bu yüzden gerçek anlamda kendimizi tanımıyoruz.

Gerçekten de içsel benliğimizle temas halinde olmaya alışık değiliz ve temas halinde olduğumuzda da rahatsız oluyoruz. Bu rahatsızlık, otofobisi olan kişiler için gerçek bir korkuya dönüşür.

iki salıncak tek kişi gün batımı
Otofobinin kökeni her zaman net değildir ve komplikasyonlardan kaçınmak için psikolojik bir yaklaşım olmalıdır.

Yalnız olmayı öğrenmek esastır

Otofobinin sonuçları, kişide yarattığı rahatsızlığın ve anksiyetenin ötesine geçer. Hatta, yalnız kalamamak, duygusal bağımlılık kurmaya ve başka zararlı ilişkilere yol açabilir. Ayrıca aşırı muhtaçlık duymak, duygusal bağlarımızı koparabilir.

“Canlı maruz bırakma” otofobi için ana tedavi yöntemidir. Bir kişinin yalnız olduğu durumlara kademeli olarak maruz kalmasından oluşur.

Ayrıca daha iyi ayarlanmış uygun düşüncelerle değiştirmek üzere işlevsiz düşünceleri, bilişsel açıdan yeniden yapılandırmak da önemlidir. Benzer şekilde, anksiyeteyi düzenlemek üzere bazı aktivasyon kontrolü teknikleri öğrenmek de bu kişi için faydalı olabilir.

Kısacası, yalnız olmak, yaygın ve sağlıklı bir durumdur. Tolere edebilmeliyiz. Üstelik yalnızlık, kendimizle bağlantı kurmamız ve duygusal sağlığımızı geliştirmemiz için de büyük bir fırsattır.

O halde neden ondan faydalanıp tam anlamıyla keyfini çıkarmıyoruz?


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Bonet, J. I. C. (2001). Tratamientos psicológicos eficaces para las fobias específicas. Psicothema13(3), 447-452.
  • Tortella-Feliu, M., & Fullana, M. A. R. (1998). Una revisión de los estudios retrospectivos sobre el origen de las fobias específicas. Psicología conductual6(3), 555-580.

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.